0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Yeni bir haz yeni bir nefes:

Türkiye'de UFC neden yükselişte?

Türkiye’de son yıllarda günden güne artan bir soru var: UFC izliyor musun?

UFC (Ultimate Fighting Championship) bir spor değil, Karışık Dövüş Sanatları (MMA)‘in yapıldığı en popüler organizasyonun adı. Yine de birçok kişi aslında MMA diyince UFC’yi kastediyor. Peki MMA nedir ve nasıl Türkiye’de ve dünyada her geçtiğimiz yıl popülerliğini artırıyor? Scrolli olarak gelin birlikte inceleyelim.


Hikâye: Ahmetcan Uzlaşık

MMA mi UFC mi? 

MMA (Mixed Martial Arts), Karışık Dövüş Sanatları’nın İngilizce kısaltmasıdır. Bu spor, aslında sadece son zamanlarda önemli ölçüde popülerleşmiş olsa da yüzlerce, hatta binlerce yıldır mevcut. Temelde MMA, hem ayakta hem de yerde, hem vuruş hem de güreş yapmayı mümkün kılan bir tam temas sporudur.

MMA, özellikle UFC karşılaşmalarında sıkı kurallarla yönetilen bir dövüş sporudur. Dövüşçüler, kilo kategorilerine göre eşleşir; örneğin flyweight (57 kg’a kadar), lightweight (70 kg’a kadar) ve heavyweight (120 kg’a kadar) gibi sınıflar, eşit şartlarda mücadele etmelerini sağlar. Maçlar genellikle bir kafes ya da sekizgen şeklindeki (octagon) ringde yapılır ve her biri beş dakika süren üç raunttan oluşur; unvan maçlarında veya ana etkinliklerde bu sayı beşe çıkar. Dövüşçüler, boks, güreş, jiu-jitsu ve kickboks gibi farklı dövüş disiplinlerinden teknikler kullanır. Hakemler, dövüşçülerin etkili vuruşlarını, yerdeki hakimiyetlerini, ring kontrolünü, saldırganlıklarını ve savunmalarını değerlendirerek puanlar. Dövüş, nakavt, pes ettirme, hakemin araya girmesi ya da sürenin dolması durumunda verilen hakem kararıyla sona erer. Ancak güvenlik ön plandadır; gözlere saldırı, kafa kafaya çarpma ya da kasık bölgesine darbe gibi hareketler kesinlikle yasaktır.

UFC’nin 1993 yılında kurulmasından önce dünyanın farklı yerlerinde MMA organizasyonları mevcut olsa da hiçbiri ABD televizyon pazarının bir parçası haline gelemedi. UFC'nin ilk zamanlarında, MMA, bir dövüşçünün başka bir dövüşçüyle karşılaştığı bir stil mücadelesiydi. Örneğin, bir Judocu, Taekwondocuya karşı dövüşürken; bir güreşçi, Karate ustasına karşı dövüşebiliyordu. Ancak, yıllar içinde UFC'nin gelişmesiyle, tek bir stilin gerçekten etkili olamayacağı ortaya çıktı. Bu farkındalık, MMA'yı sonsuza kadar değiştirdi. Artık MMA yarışmaları, dövüş sanatlarının birbiriyle karşılaştırıldığı bir karışım değil, tüm dövüş sanatlarının en iyi tekniklerinin birleşimi haline gelmişti. Kısaca MMA kendi başına bir stil haline dönüşmüştü.

Hırslı bir CEO: Dana White

Bugün global çapta popüler hale gelen ve 12 milyar değere ulaşan UFC’nin başarısının bir tek mimarı var: Dana White. 

Lorenzo ve Frank Fertitta kardeşler ile Dana White'ın 2001 yılında UFC'yi, SEG'den 2 milyon dolara satın almasıyla MMA’in de tarihi değişti. Dana White ve Fertitta kardeşler UFC’yi aldıklarında, organizasyon batmak üzere olan ve her etkinlik bilet satışları düşen çok kötü bir durumdaydı. Birçok dövüşçü organizasyondan ayrılırken birçoğu UFC’nin en büyük rakibi olan Japonya’daki Pride’a geçiş yapıyordu.  2004 yılına kadar Fertitta kardeşlerin 40 milyon dolara yakın yatırım yaptığı UFC yine de kötü gidişatı durduramamıştı. Eski sahiplerinden geriye yalnızca ismi kalan organizasyon, televizyonda seyrettikçe ödeden yararlanamıyor, birçok yasal engelle karşılaşıyor ve “şiddetin fazlalığı” sebebiyle sponsor bulamıyordu.

Organizasyonu satmak isteyen Fertitta kardeşlerden son bir 10 milyon dolarlık yatırım isteyen Dana White, bu yatırımı The Ultimate Fighter (TUF) projesi için kullandı. Bir reality show formatında dövüşçülerin bir arada yaşadığı ve her bölüm sonunda iki rakip takımdan birinin dövüştüğü bu seri büyük ilgi gördü. Turnuva şeklindeki formatta, tüm bölümlerin sonunda finale kalan iki dövüşçü, canlı bir UFC etkinliğinde karşı karşıya geliyordu. Kazanan dövüşçü ise altı haneli bir UFC kontratı elde ediyordu. Genç bir kitleye sahip Spike TV’nin seriyi satın alıp kanalında WWE’den sonra göstermesiyle şov daha da ön plana çıktı. 2005 yılında Stephen Bonnar ve Forest Griffin’in kozlarını paylaştığı TUF finalinin beklenenin çok ötesinde bir izlenme elde etmesiyle UFC tabiri caiz ise “kurtuldu”.

UFC, kısa sürede katlanarak karını ve popüleritisini artırdı. O kadar ki, en büyük rakibi Pride’ı 2007 yılında 70 milyon dolar karşılığında, diğer bir büyük MMA organizasyonu Strikeforce’u da 2011 yılında satın alarak sektördeki en büyük oyuncu haline geldi.


12 Milyar dolarlık imparatorluk

Zamanla UFC, tek seferlik bir etkinliklerden sıyrılıp küresel bir fenomen haline geldi. Bunun başlıca sebepleri arasında değişen isteklere uyum sağlama yeteneği, etkili pazarlama stratejileri ve heyecan verici, aksiyon dolu ve tahmin edilemez dövüşler yer alıyordu. Seyrettikçe öde etkinliklerinin artması, UFC'nin erişimini genişletmeye yardımcı oldu ve internet ile sosyal medyanın ortaya çıkması, taraftarların dövüşçülerle etkileşime girmelerini ve dövüş kartlarını takip etmelerini sağlayarak UFC'nin popülerliğini daha da artırdı.

Organizasyon birçok dövüşçüyü ünlü ederken dövüşçüler de organizasyonu global çapta popülerleştirdi. Başta Conor Mcgregor olmak üzere Brock Lesnar, Khabib Nurmagomedov, Ronda Rousey, Israel Adesanya, Anderson Silva gibi isimler organizasyonun izlenmelerini büyük ölçüde artırdı.


Organizasyon o kadar büyüdü ki 2016 yılında Fertitta kardeşler organizasyonu dört milyar dolara Endeavor isimli şirkete sattı. Şirket, 2023 yılında dünyaca ünlü WWE’yi de bünyesine katarak TKO Holding adı altında faaliyetlerine devam ediyor. Değişmeyen ise tek bir şey var, o da White’ın tartışılmaz liderliği. Covid-19 zamanı tüm dünya kapanırken o zaman yeni ESPN’le anlaşmış ve yıllık 42 etkinlik sözü vermiş White, izole dövüşler gerçekleştirmek için Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir “dövüş adası” ayarlar. White’ın dahiyane fikri sayesinde tüm dünyada spor organizasyonları kapanma döneminde büyük krizler yaşarken UFC zirveninin merdivenlerini tırmanmaya devam etti.

Dövüşçülerine az para ödemesinden, kumar bağımlılığına veya eşini sarhoşken attığı tokada kadar kişisel ve sektörel onca eleştiriye maruz kalan White, iki milyon dolara aldığı organizasyonu bugün 12 milyar dolarlık bir değere ulaştırdı. Kendi kişisel serveti ise 500 milyon dolar civarında bulunuyor. 

'Türkiye’de UFC büyük bir değişim ve büyüme yakaladı'

Türkiye’de de son yıllarda karma dövüş sporları ve onun globaldeki en büyük temsilcisi UFC hızla büyüyor. Başta Youtube ve X olmak üzere bu alanda yayın yapan sosyal medya hesaplarının sayısı da gittikçe artıyor. 2016 yılından beri dövüş sporları yayıncılığı yapan Mert Savcı da bu isimlerden bir tanesi.

Scrolli’ye hikayesini anlatan Savcı, “Dövüş sporları yayınlarına, Türkiye'nin ilk MMA ve UFC içeriklerini üreten sosyal medya girişimini kurarak Temmuz 2016’da başladım ve o zamandan beri aynı özveriyle devam ediyorum. Pandemi döneminde S Sport adına UFC basın toplantılarına katıldım, dövüşçülere sorular yönelttim ve UFC’nin Türkiye’deki sosyal medya projelerini yönetme fırsatı buldum. Başlangıcıma kıyasla, Türkiye’de UFC'nin büyük bir değişim ve büyüme yakaladığını görüyorum” dedi. Savcı’nın şu anda Youtube’da 62 bin abonesi bulunuyor.

'Türkiye'deki ilgi, yerli yıldızlarla daha da artabilir'

Türkiye’de UFC’ye artan ilginin nedenlerini yorumlayan Savcı, insanların UFC'de yeni bir nefes bulduğunu belirtti. Savcı, “Aslında Türkiye’de artan ilginin diğer sporların hem kitlesinin hem gerginliğinin yorucu olmasına bağlıyorum. İnsanlar UFC dünyasında yeni bir haz ve nefes buldu diyebilirim. Özellikle hikayeli maçlar insanların bağ kurmasını sağlıyor. İki adam veya kadın arasındaki hikayenin sonunda dövüşerek bitirdiği bir spor bu… Bunun bir tane alternatifi o da dizi/film dünyası. UFC bunu gerçek hayatta insanlara sunuyor ve insanlar bunu satın almayı seviyor”, ifadelerini kullandı.

Savcı ayrıca, özellikle saat farkının olmadığı gecelerde yaptıkları canlı yayınların ve içeriklerin inanılmaz etkileşim aldığını da belirtti.

'UFC’yi İstanbul’da izlemek en büyük hayalimiz'

Türkiye’de UFC’nin geleceğine dair umutlu olduğunu ifade eden Savcı, dövüş sporlarının zorluklarına da değindi: “Ben uzun bir süre daha bu ilginin artarak devam edeceğini düşünüyorum ama dövüş sporlarının şanssızlığını şöyle anlatabilirim. İlgi bir anlığına patlama yapar eğer ardı gelmezse hemen söner. Organizasyonun her seferinde mega dövüşler ayarlayamayacağını düşünürsek anlık ilginin bir ileri bir geri şeklinde devam edeceğini düşünüyorum. Yerli yıldızlar olayın içine dahil olmaya başladıkça bu ilginin daha çok artacağını düşünüyorum. Özellikle aktif veya emekli dövüşçülerimizin spor bakanlığı ile bağlantı kurarak, burada karşılığını maddi manevi alarak sporcular yetiştirmesi gerektiğini düşünüyorum”. 

Son olarak en büyük hayalini paylaşan Savcı, “UFC’yi İstanbul’da izlemek bizim için en büyük hayal. Hem burada hem dünyada bu sporun ilgisinin giderek artacağını düşünüyorum,” diyerek sözlerini tamamladı.