Hesaba mı ihtiyacınız var? Üye ol
Yoğun bir günden sonra, boğucu şehrin kalabalığından sıyrılıp eve geldiğimizde kendi konfor alanımıza çekiliyoruz. Dünyayı ve tüm kaosu arkamızda bırakmak, geçici bir süreliğine de olsa rahatlatıcı bir etki yapıyor. Ancak beklenmedik bir baş ağrısı, aniden bizi o kalabalıkların arasına yeniden sokabiliyor. Görünmeyen tehlike olan hava kirliliği de tam olarak böyle bir durum. Bizlere her an etkisini hissettirebilen ve etkileri uzun süre devam eden bu tehlikenin en güçlü silahı ise şehrin üstünü örten görünmezlik pelerini. Esas konuyu başta soralım; soluduğumuz havanın gerçekten ne kadar farkındayız? Türkiye’nin üstündeki sessiz katili derinlemesine inceledik.
Hikâye ve Kürasyon: Ilgaz Fakıoğlu
Yayına Hazırlayan: Mahir Boztepe
Hava kirliliğine dair veriler son olarak İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IQAir tarafından yayımlanan 2023 Dünya Hava Kalitesi Raporuyla yeniden gündeme geldi. Dünya genelinde hava kalitesini ve kirliliğin etkilerini kapsamlı bir şekilde ele alan raporda, 7 bin 812 kentte yaklaşık 30 bin hava kalitesi izleme istasyonundan alınan veriler analiz edildi. Metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2.5) yoğunluğu ölçümleri esas alındı. Rapora göre dünya çapında yalnızca 7 ülkede yaşayan kişiler temiz hava soluyabildi. Raporda; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenen hava kirliliği eşik değerlerini sadece Avustralya, Estonya, Finlandiya, Grenada, İzlanda, Mauritius ve Yeni Zelanda karşılayabildi.
Fotoğraf: Atina, Çöl Tozlarının Altında Kaldı. Depophotos #18279218
IQAir’ın 2023 raporuna göre, Asya'daki birçok şehir, dünya genelindeki en kirli havayı soluyor. Raporda Hindistan, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkeler, en yüksek hava kirliliği seviyelerine sahip olarak gözüküyor. Bu bölgelerde yaşayan milyarlarca insan, DSÖ’nün belirlediği PM 2.5 kılavuz değerlerinin çok üzerinde kirlilik seviyeleri ile karşı karşıya bulunuyor.
Fotoğraf: Çin'de Hava Kirliliği. Depophotos #15251083
Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki tehditleri özellikle ince parçacıklı maddeler olan PM10 ve PM2.5 ile daha da tehlikeli hâle geliyor. Daha büyük parçacıklar olan PM10, genellikle inşaat tozları, yol ve trafik kaynaklı tozlar ve sanayi faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Bu parçacıklar, gözle görülür olmasa da solunum yollarında birikerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Çok daha küçük ve tehlikeli olan PM2.5, yanma işlemleri (örneğin, motorlu taşıtlar, enerji santralleri), orman yangınları ve bazı endüstriyel faaliyetler gibi kaynaklardan ortaya çıkıyor. PM2.5 parçacıkları, akciğer dokusuna derinlemesine nüfuz ederek kan dolaşımına karışabiliyor ve bu da astım, bronşit, kalp ve akciğer hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Fotoğraf: İstanbul'da Hava Kirliliği. Depophotos #15164640
IQAir Global CEO’su Frank Hammes, hava kirliliğinin yaşam süresini önemli ölçüde kısalttığını belirterek, en kirli ülkelerde insanların yaşam süresinin üç ila altı yıl kadar kısaldığını vurguluyor. DSÖ’nün yayımladığı verilerde ise çevresel hava kirliliği ve ev içi hava kirliliğinin birleşik etkilerinin her yıl 6.7 milyon kişinin erken ölümüne sebep olduğu göze çarpıyor. Rapora göre; kadınlar ve çocuklar, kirletici yakıtlar ve teknolojilerin kullanımından kaynaklanan sağlık yükünü en fazla taşıyan kesim olarak öne çıkıyor.
Hava kirliliği nedeniyle astımlı hastaların hastane başvurularında ve ölümlerin son 40 yıl içinde arttığı gözüküyor.
IQAir’ın 2023 Dünya Hava Kalitesi Raporu'na göre, Türkiye hava kirliliği sıralamasında 44. sırada yer alıyor. Ülkede hava kirliliği seviyelerinin, özellikle büyük şehirlerde, dünya ortalamalarının üzerinde seyrettiği gözüküyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerdeki PM2.5 seviyelerinin DSÖ tarafından belirlenen güvenli sınırların üzerinde olduğu da dikkat çekiyor.
IQAir verileri; İstanbul’u hava kirliliği en yüksek olan nüfusu metropollerden biri olarak öne çıkarıyor. Megakentin en yüksek kirlilik seviyeleri ise Ocak-Mayıs ve Kasım-Aralık aylarında gözüküyor. Derlenen verilere göre İstanbul'da hava kirliliğine neden olan başlıca kirleticiler arasında azot dioksit (NO2), kükürt dioksit (SO2), uçucu organik bileşikler (VOC'ler), karbon monoksit (CO), polinükleer aromatik hidrokarbonlar (PAH'lar) ve ince partikül maddeler (PM2.5 ve PM10) bulunuyor.
İstanbul, dünyanın havası en kirli metropollerinden bir tanesi olarak öne çıkıyor
Şehirdeki birçok bölge; trafik, sanayi artıklarıyla yaşamın iç içe olduğu alanlardan oluşuyor
Raporlara göre İstanbul'da ortalama hava kalitesinin düşük olduğu birçok bölgede merkezi yaşam alanları da bulunuyor
Kartal, Kadıköy, Ümraniye, Fatih, Esenyurt, Kağıthane ve Şişli gibi ilçelerin hava kirliliği oranı oldukça yüksek
Ortalama hava kalitesi bakımından İstanbul'un şanslı bölgelerini Adalar, Sarıyer ve Şile oluşturuyor
Kadıköy sınırları içerisinde yer alan Göztepe Mahallesi merkezli bir alan ise hava kirliliğinde zirveye oynuyor
Yıllık PM10 kirlilik değeri 94.9 mikrogram olarak ölçülen Göztepe’nin ulaşım, sanayi ve kentsel dönüşüm merkezi olması, İstanbul’un en kalitesiz havasına sahip olmasına neden oluyor
D-100 karayolundaki kirliliğe de açık olan bölge, özellikle Fikirtepe ve Bağdat Caddesi merkezli kentsel dönüşüm projelerinin yarattığı hava kirliliğiyle de boğuşuyor
Fikirtepe ve çevre bölgelerini kapsayan kentsel dönüşüm alanında 50.000 kişi yaşıyor
Göztepe'nin geneline yayılan kentsel dönüşüm dokusunda dikey mimari öne çıkıyor
Bağdat Caddesi'ne yakın kesimlerdeki birçok yeni apartman da yüksek katlardan oluşuyor
Scrolli’ye konuşan uzmanlara göre, hava kirliliği konusunda Türkiye'nin uyması gereken bazı yükümlülükler mevcut. 2014-2018 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye'nin hava kirliliğiyle mücadelede AB standartlarını yakalaması gerektiğini vurguluyor.
Türkiye'nin acilen PM2.5 kirliliğini azaltarak AB normlarına uygun hâle gelmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Öztürk, şu ifadeleri kullanıyor. "PM2.5, akciğerlere kadar ulaşarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar bu değeri 10 µg/m³'e indirmeyi planlıyor. Türkiye'nin de benzer uygulamaları benimsemesi gerekiyor. Avrupa'da her yıl 200.000'den fazla insan PM2.5 kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye'nin çoğu bölgesinde PM2.5 ölçümleri yapılmıyor, bu yüzden bu kirliliğin sağlık üzerindeki etkilerini tam olarak bilmiyoruz. Uzman ekipler tarafından hastanelerle işbirliği içinde, kapsamlı sağlık taramaları ve hava kirliliği araştırmaları yapılmalı.’’
Fotoğraf: Ankara Kalesi'nden Başkent Görünümü. Depophotos #14995695
İklimin ve sıcak artışlarının hava kirliliği üzerindeki etkilerini de aktaran Prof. Dr. Öztürk şöyle konuşuyor: ‘’Enverziyon şiddeti arttıkça, yerden yükseklikle sıcaklık da artar ve bu da kirli hava partiküllerinin yukarıya doğru seyrelmesini engeller. Özellikle çukur bölgelerde, bu olayların sıklığı artabilir. İstanbul Göztepe bölgesi, çukur bir alan olması nedeniyle bu kirlilikten daha fazla etkileniyor. Binalarla ve yoğun trafikle çevrili olan bu bölge, aynı zamanda inşaat sektörü kaynaklı kirlilikten de büyük ölçüde etkileniyor.’’
Birçok kuruluş hava kirliliğine karşı en temel çözümü fosil yakıtların kullanımını azaltarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmekte gösteriyor. Güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, temiz enerji üretimini artırarak hava kirliliğini önemli ölçüde azaltabiliyor. Uzmanlara göre elektrikli araçların kullanımının yaygınlaştırılması, eski ve çevreye zarar veren araçların trafikten çekilmesi, ve toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, şehirlerdeki hava kalitesini kısa vadede iyileştirecek temel etkenleri içeriyor.
Hikâye, Araştırma, Kürasyon: Ilgaz Fakıoğlu
Yayına Hazırlayan: Mahir Boztepe
Teşekkürler: Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Kaynak: IQAir, WHO, Waqi
3D: Respiratory System by Vikrama Raghuraman on Sketchfab, Any Conv Com Human Respiratory System Review by husamalmorr on Sketchfab