0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Türkiye'de kadın cinayetleri:

Aile içi şiddet oranı yükseliyor

Hikaye: Ahmetcan Uzlaşık

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2024 raporu, Türkiye’deki kadın cinayetlerine dair kanayan yarayı ortaya koydu. Rapora göre 2024 yılında 394 kadın öldürülürken 259 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Platform, bu verilerin rapor tutmaya başladığı 2010 yılından beri en yüksek seviyede olduğunu vurguladı. Kuzey Teksas Üniversitesinde Cinsiyet Çalışmaları üzerine çalışan Akademisyen Özlem Altıok, Scrolli'ye kadın cinayetlerinin nasıl durduralabileceğini anlattı.

Kadınlar en çok aile içerisinde öldürülüyor

2024 yılında 280 kadın, evli oldukları erkek, baba, oğul veya bir akraba tarafından öldürüldü. 19 kız çocuğu ise babaları tarafından katledilirken bunlardan 9’u anneleriyle birlikte öldürüldü. Rapora göre kadınlar en çok aile içerisinde öldürülüyor.

Podcast'i dinle:

Koruma kararı olan 20 kadın öldürüldü

Raporun belirttiği verilere göre 2024 yılında öldürülen kadınlardan 20 tanesinin koruma kararı vardı. Ayrıca kadın cinayetlerini durdurmanın anahtarı 6284 olarak belirtiliyor. Fakat rapora göre yasayı uygulaması gereken otoriteler görevlerini yerine getirmiyor. Rapora göre 394 kadından 111’i, boşanma istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi kabul etmemek veya ilişkiyi sonlandırmak gibi kendi hayatıyla ilgili kararlar almak istemesi gerekçesiyle öldürüldü. 21’i ekonomik nedenlerle, 2’si nefret saikiyle, 27’si ise başka gerekçelerle hayatını kaybetti. Ancak, 233 kadının hangi nedenle öldürüldüğü tespit edilemedi.

233 kadının öldürülme sebebi tespit edilemedi

2024 yılında 394 kadın cinayeti işlenmiş, bunlardan 259'u şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 394 kadından 111’i, boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek veya ilişkiyi sonlandırmak gibi kendi hayatına dair kararlar almak istemesi nedeniyle öldürüldü. 21 kadın, ekonomik sebeplerle; 2 kadın, nefret nedeniyle; 27 kadın ise diğer çeşitli sebeplerle öldürüldü. Ancak, 233 kadının öldürülme sebebi tespit edilemedi.

Kadın Cinayetlerinde Aile İçi Şiddetin Oranı Yükseliyor

2024 yılında öldürülen 394 kadının büyük bir kısmı, aile içindeki erkekler tarafından öldürüldü. Verilere göre, 166 kadın evli olduğu erkek, 45 kadın birlikte olduğu erkek, 31 kadın babası, 30 kadın eskiden evli olduğu erkek, 29 kadın tanıdığı biri, 25 kadın akrabası, 23 kadın eskiden birlikte olduğu erkek, 22 kadın oğlu, 7 kadın kardeşi tarafından hayatını kaybetti. Ayrıca, 7 kadının tanımadığı biri tarafından öldürüldüğü belirtilirken, 9 kadının öldürüldüğü kişiyle olan ilişkisi ise tespit edilemedi. Bu yıl toplamda 280 kadın, aile içindeki erkekler tarafından öldürüldü.

Ateşli Silahların Kullanım Oranı Yüksek

2024 yılında öldürülen kadınların büyük bir kısmı ateşli silahlarla hayatını kaybetti. 222 kadın, ateşli silahlarla öldürülürken, 113 kadın kesici aletlerle, 33 kadın boğularak, 14 kadın darp edilerek, 3 kadın yakılarak, 1 kadın yüksekten atılarak ve 1 kadın ise başka bir silah kullanılarak öldürüldü. Ayrıca, 7 kadının öldürülme şekli tespit edilemedi. Bu yıl öldürülen kadınların %57’si ateşli silahlarla öldürüldü.

Platformun ulaşabildiği bilgilere göre 2024 yılında öldürülen 394 kadının 210’unun çocuğu vardı, 4’ü hamileydi. 143 kadının ise çocuk sahibi olup olmadığı tespit edilemedi.

Şehir şehir öldürülen kadınlar

2024 yılında öldürülen kadınların coğrafi dağılımına bakıldığında büyükşehirlerde yoğunlaşma olduğu görülüyor. Nüfuslarıyla önce çıkan İstanbul, Ankara ve İzmir yoğunlaşmanın yüksek olduğu illerken Ege, Akdeniz ve Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır gibi Güneydoğu illerinde de yoğunlaşma göze çarpıyor.

“Sorunun kökeni ataerkil düzen”

Kuzey Teksas Üniversitesinde Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Çalışmaları alanında ders veren Akademisyen Özlem Altıok, Türkiye'de kadın cinayetlerini durdurmak için yapılması gerekenlerin, diğer ülkelerde de yapılması gerekenlerden farklı olmadığını söylüyor. “Kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet—ki kadın cinayetleri bunun en uç noktasıdır—tüm toplumlarda büyük bir sorundur. Çünkü tüm toplumlar, farklı derecelerde de olsa, temelde ataerkildir. Bunun anlamı, tarihsel olarak erkek merkezli olmalarıdır. Sorunun kökeninde bu yatıyor ve kadın cinayetlerini sürdüren de bu düzenin kendisidir” ifadelerini kullandı.

“Çözüm: Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak”

Altıok’a göre çözüm, bu kök nedeni ortadan kaldırmaktan geçiyor: “Kadına yönelik cinayetleri sona erdirmenin yolu, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmektir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini benimsediğimizde, ancak o zaman şiddeti sona erdirme şansımız olur.” Ancak, Türkiye'de yaşanan gelişmelerin bu hedefin tam tersine ilerlediğini belirtiyor: “2010 yılında, dönemin başbakanı, bugünün cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanmadığını açıkladı. Bu açıklama, o zamana kadar kaydedilen ilerlemenin tamamen geriye gitmesi anlamına geliyordu. Kadın hakları örgütleri sayesinde bugün hala önemli ilerlemelere sahibiz. Bugün elimizde ne varsa, bu mücadelelerin sonucudur.”

“İstanbul Sözleşmesi rehber olmalı”

Altıok, yıllar süren mücadelenin sonucunda hem ulusal hem de uluslararası alanda önemli yasal düzenlemeler getirildiğini hatırlatıyor: “İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alarak dört temel prensip üzerine kurulu: Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Politikalar. Önleme kapsamında, kadınlara yönelik şiddeti normalleştiren tutumları değiştirmek gerekiyor. Medya mensuplarının, kadın cinayetlerini romantize eden ya da sansasyonel bir dille ele alan yaklaşımlarını değiştirmesi büyük önem taşıyor. Eğitim alanında ise, ilkokuldan üniversiteye kadar geleneksel cinsiyet rollerinin zararlarına dair bilinçlendirme programları olmalı.”

“Kadınları koruyamıyoruz”

Altıok, koruma konusunda ise Türkiye’nin yetersiz kaldığını vurguluyor: “Şiddete maruz kalan kişilerin ihtiyaç duyduğu destek hizmetlerine erişimi sağlanmalı; kriz merkezleri, sığınma evleri gibi mekanizmalar güçlendirilmelidir. Oysa Türkiye’de 100 binin üzerinde nüfusu olan her kentin sığınma evi açması gerektiği yasalarla belirlenmiş olmasına rağmen, bunun çok uzağındayız. Ülkede toplamda sadece 30 sığınma evi olduğu tahmin ediliyor. Tecavüz kriz merkezleri veya kadına yönelik şiddet için özel bir yardım hattı da bulunmuyor.”

Bu eksikliklerin kadınları doğrudan ölüme sürüklediğini belirten Altıok, çarpıcı bir gerçeğe dikkat çekiyor: “Türkiye’de öldürülen kadınların çoğu, tanıdıkları erkekler, eski kocaları veya partnerleri tarafından öldürülüyor. Üstelik koruma talep etmiş kadınları bile koruyamıyoruz. Öldürülen birçok kadının çantasında koruma kararına dair belgeler bulunuyor.”

“Yasalar var ama uygulanmıyor”

Kadın cinayetlerini durdurmanın yollarının belli olduğunu, ancak bu yolların uygulanmadığını ifade eden Altıok, etkili bir önleme ve koruma mekanizması ile adalet sisteminin doğru işlemesi gerektiğini söylüyor. “Eğer İstanbul Sözleşmesinin dört prensibi—önleme, koruma, kovuşturma ve politikalar—etkili bir şekilde uygulansa, kadın cinayetlerini azaltmak mümkün olur. Ayrıca, sağlıklı veri toplanması da büyük önem taşıyor. İstanbul Sözleşmesi ne yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’deki 6284 sayılı yasa da aslında yapılması gerekenleri belirtiyor. Sorun, bu yasaların uygulanmaması.”

Bunun ötesinde, 2021 yılında tek bir imzayla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının büyük bir gerileme olduğunu belirtiyor: “Türkiye, bu uluslararası anlaşmayı ilk imzalayan ülkeydi. Ancak bugün geldiğimiz noktada, ülkeyi yönetenler kadın cinayetlerini sona erdirmekle ilgilenmiyor. Bunu söylemek sert bir ifade gibi görünebilir ama tüm işaretler bunu gösteriyor.

BM: Her 10 dakikada bir kadın öldürülüyor

 Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Uluslararası Günü olan 25 Kasım’da, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından yayımlanan "2023 Kadın Cinayetleri: Yakın Partner/Aile Üyesi Tarafından İşlenen Kadın Cinayetlerinin Küresel Tahminleri" raporu, kadına yönelik şiddetin en uç biçimi olan kadın cinayetlerinin dünya genelinde yaygın olmaya devam ettiğini ortaya koydu.

Dünya genelinde 2023 yılında 85.000 kadın ve kız çocuğu kasıtlı olarak öldürüldü. Bu cinayetlerin yüzde 60’ı, yani 51.100’ü, bir yakın partner veya aile üyesi tarafından işlendi. Veriler, her gün 140 kadının ve kız çocuğunun partneri veya yakın bir akraba tarafından öldürüldüğünü ve bu oranla her 10 dakikada bir kadının ya da kız çocuğunun hayatını kaybettiğini gösteriyor.