Ekonomi vaatlerinde durum ne?
ABD seçimlerinde en belirleyici konunun ekonomik sorunlar olduğu sandık çıkış anketlerine yansımıştı. Trump kampanya sürecinde kendini “ekonomik sorunları çözecek tek kişi” olarak sundu. Trump’ın Biden’dan devralacağı ekonominin genel gidişatı şöyle: Enflasyon yüzde 9’dan yüzde 2,1’e geriledi. İşsizlik oranı Trump’ın görevi bıraktığı Ocak 2021’de yüzde 6,3 iken şu sıralarda yüzde 4,1. Ekim ayında beklenenden daha düşük gelse de ekonomi aylardır istikrarlı şekilde istihdam yaratmayı sürdürüyor.
Trump’ın seçim kampanyasında “ilk gün vaatleri” arasında “enflasyonu bitirme” sözü de yer alıyordu. Türkiye’de de yakından gözlemlediğimiz üzere Başkan dahil hiç kimsenin ülke geneline yayılan fiyat seviyelerini düşürme gücü bulunmuyor. Enflasyonu takip ve faizleri gerektirdiği takdirde yükseltip düşürmek de Fed olarak bilinen ABD Merkez Bankası’nın yetkisi dahilinde. Hatta Trump’ın yabancı ürünlere en az yüzde 10, Çin menşeili ürünlere ise yüzde 60 ek gümrük vergisi vaatlerinin ülkede mal fiyatlarını artırmasından endişe duyuluyor.
ABD’de uygulanan kurumlar vergisini yüzde 21’den yüzde 15’e düşürme, bahşişlere ve fazla mesaiye vergi muafiyeti ile sosyal güvenlik ödemelerinde vergiyi kaldırma da Trump’ın öne çıkan ekonomik vaatleri arasında yer alıyordu. Bu indirimlerin bütçe dengesini sarsma ihtimali hayli yüksek, ancak Trump açığı yukarıda anılan ek vergilerle kapatmayı hedefliyor.
Trump’ın bazı ekonomik vaatlerini de hayata geçirebilmesi için de hem Temsilciler Meclisi’nin hem de Senato’nun onayı gerekiyor. İkinci döneminde siyaseten güçlü bir Trump izleyeceğimiz kesin. Ancak alınan kararların pek çoğu yargıya taşınacak. Burada da devreye en nihayetinde Yüksek Mahkeme girecek. Yüksek Mahkeme’nin yapısı Trump’ın ilk döneminde değişmişti. Dokuz üyesi bulunan mahkeme, Trump’ın atamalarıyla altı muhafazakar yargıcın görev yaptığı bir kuruma dönüştü. Ancak ABD’de yargıçlar her zaman kendilerini atayan başkanların eğilim ve istekleri doğrultusunda karar vermiyor. Örneğin; Yüksek Mahkeme, Trump’ın 2020’de seçim sonuçlarını kabul etmeyerek bazı eyaletlerde seçimlerin incelenmesi yolundaki talebini geri çevirmişti. Bu da ABD’de görece yargı bağımsızlığına dair güçlü bir örnek olarak değerlendirilebilir.
The Post’a konuşan Georgetown Üniversitesi’nden Anayasa Hukuku Uzmanı Steve Vladeck de “Trump'ın ilk gün yapmak istediğini söylediği şeylerin hepsi olmasa da çoğu yasadışı ya da uygulanamaz” diyor. Ancak Vladeck’e göre; yasadışı olan şeyler bile bir süre için yürürlüğe girebilir ve Trump yasaları kendi istediği yöne çekmeyi başarabilir.