Atakan, 23 yaşında bir milli sporcu. Geçtiğimiz yıl, hayatında büyük bir adım atmaya karar verdi: yurtdışında yüksek lisans yapmak. Araştırmalarının ardından, kaliteli üniversiteleri ve uygun yaşam maliyetleriyle tanınan İtalya’yı tercih etti.
Dahası, Atakan sıradan bir okula değil, dünyanın en eski ve en prestijli üniversitelerinden biri olan Bologna Üniversitesi’ne kabul edildi. Öğrenci vizesi için gereken her şeyi hazırladı: maddi yeterlilik belgeleri, konaklama kanıtları ve hatta uçak biletleri... 22 Ağustos’ta, İstanbul’daki İtalya Konsolosluğu’na başvurusunu teslim ederken her şeyin yolunda olduğuna inanıyordu.
Ancak işler planladığı gibi gitmedi. Atakan vizesini Eylül ayında almayı bekliyordu. Fakat haftalar geçmesine rağmen bir gelişme olmadı. Uçak biletlerini defalarca değiştirmek zorunda kaldı, bu da hem zamanını hem de parasını harcamasına sebep oldu.
16 Eylül’de aldığı haber ise tüm umutlarını yıktı: Vize başvurusu ön ret aldı. Gerekçe olarak iltica riski ve maddi yetersizlikler gösterildi. Oysa Atakan, tüm belgeleri eksiksiz sunmuştu. Benzer bir şekilde, başvuruda bulunan kız arkadaşı da aynı sebeplerle ön ret aldı.
Atakan 26 Eylül’de itiraz belgelerini sundu, ancak 11 Ekim’de nihai ret kararıyla karşılaştı. Fakat Atakan pes etmedi. 18 Ekim’de yeniden başvuru yaptı ve bu kez ekstra belgeler ekledi: Türkiye’de bir iş teklifini belgeleyen evraklar (iltica riski için), ailesinin maddi güvenceleri ve Bologna Üniversitesi’nden bir burs mektubu.
Ancak bu süreçte konsoloslukta kötü muameleyle karşılaştığını belirten Atakan, burs belgesi için konsolosluğa müracaat ettiğinde önce kendisine kaba bir şekilde davranıldığını ve "kapıdan" kovulduğunu söyledi.
Kapıdan kovulmasının akabinde bu sefer ziyaret saatlerinde giden Atakan, ziyaret saati içerisinde gitmesine rağmen kendisinin cam kapıdan izlendiğini lakin içeriye alınmadığını, ziyaret saati biter bitmez de daha fazla ziyaretçi alınmayacağının görevli tarafından kendisine bildirildiğini aktardı.
"Bana en son mail atmam söylendi. Mail adresi bile vermişlerdi. Lakin attığım maillerin hiçbirine cevap alamadım"
Atakan; bu yıl İtalyan üniversitelerine kabul edilmesine rağmen mağduriyet yaşayan bine yakın öğrenciden sadece bir tanesi. Bu gecikmeler, birçok öğrencinin burslarını kaybetmesine ve eğitimlerinden geri kalmasına neden olurken bazı öğrenciler ise tüm gereklilikleri karşılamalarına rağmen ret aldı.
Öğrenciler, bu durumdan İstanbul’daki İtalya Konsolosluğu’nu sorumlu tutuyor. Konsolosluk ise “yoğun talep” nedeniyle başvuruların geciktiğini öne sürüyor. Ancak öğrenciler, eksiksiz başvurular yaptıklarını ve üniversitelerinin kabul belgelerini sunduklarını belirtiyor. Umutsuzluğa kapılan ve seslerini duyurmak isteyen öğrenciler, konsolosluk önünde protesto düzenleyerek bir an önce çözüm talep ettiler.
Bu kriz, yalnızca bürokratik yetersizliklerin değil, aynı zamanda kişisel ve akademik anlamda ağır bedellerin de altını çiziyor. Öğrencilerin hikayeleri, karşılaştıkları sistematik engeller ve bu durumun Türkiye-AB ilişkilerindeki daha geniş çaplı sorunları nasıl yansıttığı üzerine düşünmeyi gerektiriyor.
İtalya'daki üniversitelere kabul edilen ancak vize alamayan Türk öğrencilerin seslerini duyurma çabaları sürerken, konuya dair önemli bir gelişmeler yaşandı. İtalya vizesi için yetkili kurum olan iData, 29 Kasım itibarıyla vize alamayan öğrencilerin eğitim haklarının sona erdiğini duyurdu. Üç yıllık lisans ve yüksek lisans programları, yıllık Erasmus projeleri, tek derslik üniversite kursları ile Afam (sanat ve müzik alanındaki üniversite programları) için artık vize başvurusu kabul edilmeyeceğini belirten iData, yalnızca bir yıllık yüksek lisans programları, çok yıllık doktora programları, dil kursları, hazırlık programları ve bir yıldan kısa süren Erasmus projeleri için vize başvurularının kabul edileceğini açıkladı. Bazı yetkililer ise İtalya’nın her sene aralık ayında başvuruları kapattığını, yani durumun bu seneye özel olmadığını belirtti.
Konuya ilişkin olarak İtalya Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yapmış ve Türk öğrencilerin İtalyan üniversitelerine sağladığı olumlu katkıların farkında olduklarını vurgulamıştı. Bakanlık, geçen yıl 2.600 başvuruyla karşılaştırıldığında, bu yıl yalnızca beş ayda 3.000 eğitim vizesi başvurusunun işleme alındığını hatırlatarak, vize taleplerini karşılama konusunda konsolosluk çabalarının devam ettiğini belirtmişti.
Atakan’ın hikayesi, Türk vatandaşlarının Avrupa’da eğitim, çalışma ve seyahat konularında yaşadığı daha geniş çaplı vize sorunlarının bir yansıması. Peki, bu noktaya nasıl gelindi?
Türkiye’nin AB ile ilişkileri, tarih boyunca karmaşık bir süreçten geçti. 1963’te Avrupa Ekonomik Topluluğu ile imzalanan Ankara Anlaşması, Türkiye’nin Avrupa bütünleşmesine yönelik ilk adımıydı. 1987’de tam üyelik başvurusunda bulunan Türkiye, 1999’da aday ülke ilan edildi. Ancak, 2005 yılında başlayan tam üyelik müzakereleri, zamanla hem iç hem de dış politik gerilimler nedeniyle durma noktasına geldi.
2013 yılında Türkiye ve AB arasında Vize Serbestisi Diyaloğu başlatıldı. Bu anlaşma kapsamında, Türkiye’nin Schengen Bölgesi’ne vizesiz erişim sağlayabilmesi için 72 kriteri yerine getirmesi gerekiyordu. Türkiye, bu kriterlerden 66’sını yerine getirse de terörle mücadele yasalarının revizyonu ve güvenlik iş birliği gibi konular hâlâ çözülemedi.
Sonuç olarak, Türkiye, vatandaşlarının Schengen Bölgesi’nde vizesiz seyahat edemediği tek AB aday ülkesi olmaya devam ediyor. 2023 yılında, 1 milyondan fazla Türk vatandaşı Schengen vizesi için başvurdu. Ancak ret oranları yüksek. Örneğin, 2023’te Yunanistan, Türkiye’den gelen 254.000 başvurunun 36.000’inden fazlasını reddetti.
Bu durum yalnızca istatistiklerden ibaret değil. Eğitim hayalleri kuran Atakan gibi öğrenciler, iş fırsatlarını değerlendirmek isteyen profesyoneller veya yalnızca ailelerini ziyaret etmek isteyen bireyler, bu vize engelleri nedeniyle büyük hayal kırıklıkları yaşıyor.
Türkiye ile AB arasındaki vize krizinin çözülmesi, yalnızca bürokrasiyle ilgili bir mesele değil. Bu durum, iki taraf arasındaki derin tarihsel ve siyasi gerilimlerin bir yansıması. Özellikle Türkiye’nin terörle mücadele yasaları gibi konularda AB ile yaşadığı anlaşmazlıklar, bu süreci daha da karmaşık hale getiren faktörler. Ne var ki vize konusu bunun ötesinde.
Son yıllarda Avrupa’da aşırı sağın yükselişi ve bu durumun AB gündemini etkilemesi, vize serbestisi sürecinin kısa vadede çözülmesini zorlaştıran daha yapısal nedenlerden biri haline geldi.
Bu süreçte, Türk vatandaşları, 2023’te yalnızca vize ücretleri için yaklaşık 85 milyon euro ödedi. Ancak uzun bekleme süreleri, karmaşık prosedürler ve yüksek ret oranlarıyla karşılaşmaya devam ediyorlar.
Vize sorunu, ikili ilişkilerdeki bir engel değil; Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını yansıtan bir sembol. Bu ilişki, belirli zıtlıkları da temsil ediyor. Şimdilik, milyonlarca Türk vatandaşı, Avrupa’ya özgürce seyahat edebilmek için beklemeye devam ediyor.
Bu zorlu süreçte öğrencilerin ve diğer bireylerin karşılaştığı engellerin çözüme kavuşması, yalnızca onların değil, Türkiye ve AB ilişkilerinin geleceği açısından da kritik öneme sahip.
KATEGORİLER
Bilgi Alın
© 2025 Scrolli. Tüm Hakları Saklıdır. Scrolli Medya A.Ş