0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Squid Game ülkesi:

Güney Kore nasıl krizlerin merkezi oldu?

"Oyun, dünya değişmedikçe sona ermeyecek"
Front Man - Squid Game

Hikâye: Emre Can Gökboğa

Yaşadığımız dünya, uçurumlar çağı. Gelir eşitsizliği, toplumsal adaletsizlikler ve seçkinlerin baskısıyla şekillenen bu düzende, Squid Game bir dizi olmaktan öte, modern kapitalizmin yansıması hâline dönüştü. 

Borç batağına saplanmış bireyler, hayatta kalma mücadelesi veren işçi sınıfı ve sistemin dışladığı milyonlar... Güney Kore'nin Squid Game ile dünyaya sunduğu hikaye, yalnızca kurgu değil; aynı zamanda ülkenin gerçeği. Kapitalist sistemin kırılgan yapısını gözler önüne seren bu yapım, toplumsal uçurumların kalıcı etkilerini sorgulamaya davet ediyor.

Dizinin ikinci sezonu, Güney Kore’nin son zamanlardaki en çalkantılı dönemine denk geldi. Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un sıkıyönetim ilanıyla başlayan siyasi kriz, ülkedeki sorunları küresel sahnede bir kez daha görünür hâle getirdi. Dizinin yaratıcı yönetmeni Hwang Dong-hyuk’un ikinci sezon tanıtım etkinliklerinde yaptığı konuşma, bu bağlamda dikkat çekiciydi. Hwang, Başkan Yoon Suk-yeol’un tartışmalı sıkıyönetim kararı ve bu kararın yol açtığı siyasi kriz üzerinden, Güney Kore’nin içinde bulunduğu durumu açıkça eleştirdi. Güney Kore’nin içinde bulunduğu durum ise aslında krizlerin merkezi hâline dönüşen bir ülkeyi özetliyor. Gelin birlikte bakalım...

Siyasi türbülans

Güney Kore, Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un sıkıyönetim ilanıyla başlayan ve ülkenin demokrasi tarihinde nadir görülen bir siyasi krizle sarsılıyor. Kuzey Kore'nin tehditlerini ve iç huzursuzlukları gerekçe göstererek sıkıyönetim ilan eden Yoon, kamu düzenini sağlamak amacıyla anayasal yetkilerini kullandığını savundu. Ancak bu hamle, halkın temel özgürlüklerini kısıtlaması ve otoriter yönetim eğilimiyle hem siyasi kanatta hem de toplumda büyük bir tepkiyle karşılandı.

Geçtiğimiz gün ise Güney Kore'de görevinden azledilen Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, Yolsuzluk Soruşturma Ekibi’nin kararı kapsamında başkent Seul'deki resmi konutunda polis ekibi tarafından gözaltına alınmak istendi. Başkanlık korumaları, polis ekibine direniş gösterince konutun önünde arbede çıktı. Saatler süren arbedenin ardından polis ekibi geri çekilmek zorunda kaldı. Yolsuzluk Soruşturma Ofisi (CIO), personelinin güvenliğiyle ilgili endişeler nedeniyle tutuklama girişiminin durdurulduğunu açıkladı.

Neden siyasi otorite zayıf?

Güney Kore’deki son siyasi türbülansın temel nedenleri uzmanlara göre hem Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un liderlik stratejileri hem de Güney Kore’nin uzun süredir devam eden yapısal sorunları ile ilişkili. Önceki kariyerinde bir savcı olan Yoon, demokratik müzakere süreçlerinde yeterince deneyime sahip olmamasıyla eleştiriliyordu. Ayrıca hükümetin yolsuzluk iddiaları kamuoyunun Yoon yönetimine olan güvenini büyük ölçüde sarsmıştı.

Gelir eşitsizliği artıyor

Güney Kore, son yıllarda özellikle genç nüfus arasında artan gelir eşitsizliği ve işsizlik oranlarıyla da mücadele ediyor. "Hell Joseon" kavramıyla ifade edilen sosyal adaletsizlikler, halkın hükümete yönelik güvensizliğini artırıyor. Yoon yönetimi, hanehalkı borçlarını azaltmak, üretkenliği artırmak ve ekonomide Güney Kore’deki sermaye grupları olan chaebol egemenliğini kırmak gibi kritik reformlarda yetersiz kaldı. Bu yapısal sorunlar, uzmanlara göre hükümetin toplumsal huzursuzlukları yönetme becerisini de zayıflattı.

Ekonomide gelecek tehditler

Güney Kore, ekonomik ve teknolojik gücünü artırarak küresel rekabette öne çıkmayı hedeflerken, ciddi yapısal zorluklarla da karşı karşıya. Ülke, yüksek teknoloji ürünlerinde (örneğin, yarı iletkenler, tüketici elektroniği, otomobiller, savunma sistemleri) lider bir ihracatçı olmasına rağmen, hizmet ihracatında ABD, Japonya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerin gerisinde kalıyor. Örneğin, 2022'de Güney Kore'nin hizmet ihracatı toplam ihracatının sadece %15,8'ini oluştururken, G7 ülkelerinde bu oran ortalama %29,9 seviyesindeydi.

Ayrıca, Güney Kore, enerji ithalatına olan bağımlılığı nedeniyle küresel siyasi ve ekonomik dalgalanmalara karşı savunmasız durumda. Ülkenin ihracat stratejileri de Çin’e olan bağımlılığın azalması gerektiğini işaret ediyor. 2023'te, Çin'e ihracatı %20 oranında düşerken, ABD'ye ihracatı %5 arttı. Bu, hükümetin ekonomik, teknolojik ve güvenlik alanlarında ABD ile iş birliğini güçlendirme politikasını yansıtıyor.

Toplumsal depresyon

Güney Kore, dış dünyada ekonomik başarıları ve kültürel etkisiyle öne çıkan bir ülke olarak tanıtılsa da; ülke içinde genç nesillerin karşı karşıya kaldığı derin toplumsal sorunlarla mücadele ediyor. Hiper-rekabetçi iş piyasası, gençlerin özgürlüklerini ve mutluluklarını kısıtlayan bir ortam yaratıyor. İş bulma yarışındaki yoğun baskılar, bireyleri akademik başarı ve kariyer odaklı bir yaşam tarzına zorluyor. Ancak bu çaba çoğu zaman düşük maaşlı işler veya geçici istihdamla sonuçlanabiliyor. Bu durum, gençlerin geleceğe dair umutlarını kırarak, yaşam tatminlerini ciddi şekilde azaltıyor. Aynı zamanda, ekonomik zorluklar ve toplumsal beklentiler nedeniyle aile kurmak gençler için uzak bir hayal haline geliyor. Güney Kore’nin dünyanın en düşük doğum oranına sahip ülkelerden biri olması, bu sosyo-ekonomik baskıların bir yansıması olarak görülüyor.

Bu zorlu toplumsal koşulların bir başka çarpıcı yansıması ise artan depresyon ve intihar oranları. İntihar, ülkede özellikle 10-39 yaş grubu arasında ölüm nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Yüksek başarı beklentileri, bireyler üzerinde ağır bir yük oluştururken, sosyal bağların zayıflığı ve yalnızlık hissi bu baskıyı daha da derinleştiriyor. Gençler, hem toplumsal hem de kişisel alanlarda anlam arayışında zorlanırken, bu durum onların psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Güney Kore hükümeti, intihar oranlarını düşürmek ve gençlerin yaşam kalitesini artırmak için bazı önlemler alsa da, araştırmalar bu sorunların çözümü için daha köklü ve uzun vadeli politikalara ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

Gelecek çözüme açık mı?

Güney Kore, yayınlanan raporlar ve ekonomik içgörülere göre ekonomik ve sosyal yapısında köklü reformlara ihtiyaç duyuyor. Büyüme oranları düşen Güney Kore’de daha esnek bir iş piyasası, iş-yaşam dengesini destekleyecek yasal düzenlemeler ve ebeveynlere yönelik teşviklerin artırılması gibi politikalar, nüfus krizine karşı alınabilecek önlemler arasında gösteriliyor. Bununla birlikte, kamu borçlarının yönetimi, vergi reformları ve emeklilik sistemi düzenlemeleri gibi yapısal değişiklikler de kritik önem taşıyor.