0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Petrol, kimlik, dönüşüm

Suudi Arabistan 2030 hedeflerinde tutarlı mı?

Suudi Arabistan, son yıllarda kültürel ve sanatsal alanda büyük değişimlere sahne oluyor. Vizyon 2030 kapsamında, ülkenin petrol gelirine bağımlılığını azaltmak ve küresel bir kültür merkezi haline gelmesini sağlamak amacıyla büyük yatırımlar yapılıyor. Sinema salonlarının yeniden açılması, uluslararası festivallerin düzenlenmesi, dünya çapında sanatçıların ülkeye davet edilmesi ve spor etkinliklerine yapılan yatırımlar, bu dönüşümün önemli adımları arasında yer alıyor. Ancak bu değişim, yalnızca eğlence sektörünü geliştirmekle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda Suudi Arabistan’ın uluslararası imajını yenileme çabasının bir parçası olarak görülüyor.

Hikaye: Güz Başak Gökçe, Esra Ayçiçek

Kürasyon: Ömer Sirkecioğlu

Son olarak, dünyaca ünlü besteci Hans Zimmer ile yapılan iş birliği, Suudi Arabistan’ın kültürel dönüşümde sanat ve müziğe verdiği önemi gözler önüne seriyor. Suudi Arabistan Eğlence Otoritesi Başkanı Turki Alalshikh, Zimmer’in ülkenin milli marşını yeniden düzenlemesi ve “Arabia” adlı bir müzikal bestelemesi için görüşmeler yapıldığını duyurdu. Ayrıca, Zimmer’in Suudi Arabistan’ın tarihi mirasını konu alan "The Battle of Yarmuk" adlı filmin müziklerini besteleyebileceği de gündemde. Bu projeler, Suudi Arabistan’ın kültürel sahnede daha görünür olma stratejisinin bir parçası olarak yorumlanıyor. Ancak bazı insan hakları aktivistleri, bu tür kültürel açılımların, ülkedeki ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve kadın hakları gibi konuların önündeki engelleri gölgelemek için bir “imaj çalışması” olduğunu savunuyor.

Vizyon 2030

Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 projesi, ülkenin petrol gelirine bağımlılığını azaltması ve ekonomisini çeşitlendirmesi amacıyla uygulanıyor. 2016 yılında Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından duyurulan bu strateji kapsamında, turizm, eğlence, teknoloji ve yenilenebilir enerji gibi sektörlere büyük yatırımlar yapılıyor. Mega projeler geliştirilirken, altyapının modernleştirilmesi ve yabancı yatırımcılar için cazip bir iş ortamı oluşturulması hedefleniyor. Bu süreçte, sosyal reformların da hız kazanmasıyla, Suudi Arabistan'ın uluslararası arenada daha kapsayıcı ve yenilikçi bir ülke olarak konumlanması amaçlanıyor.

Özellikle başkent Riyad’da bu değişiklikler ve yatırımlar göze çarpmakta. Hükümet tarafından yapılan şehir altyapısı ve kültürel miras için şehir öncelikli olarak ilk sırada yer alıyor. Suudi Arabistan, Vizyon 2030 projesini benimseyerek kültür ögesini yaşam kalitesini artırmada öncelik haline getirip kültürü hem nicelik hem de nitelik açısından geliştirmeye amaçlıyor. Atılan adımların genel hedefi Suudi Arabistan’ı küresel bir merkez haline getirmek, ekonomiyi çeşitlendirmek ve turizmi geliştirmek.

Vizyon 2030'un son beş yılına girilirken, Riyad yönetimi ekonomik reformlarını derinleştirmeye odaklanıyor. Ancak bu süreçte, uzmanlara göre bölgesel rekabetin artması ve küresel ekonomik dalgalanmalar gibi faktörler, Suudi Arabistan’ın dönüşüm sürecini zorlaştırıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerin benzer reformlarla dikkat çekmesi, Suudi Arabistan’ın daha iddialı projeler üretmesini gerektiriyor. Öte yandan, jeopolitik gerilimler ve olası ekonomik krizler nedeniyle Riyad yönetiminin zaman zaman daha sert politikalar uyguladığı da gözlemleniyor.

Kültür endüstrisi

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çerçevesinde kültürel diplomasi ve sanat yatırımlarıyla küresel alanda kendine yeni bir yer edinmeye çalışıyor. Ülke, petrol bağımlılığını azaltıp ekonomisini çeşitlendirme hedefi doğrultusunda, sanat ve kültür projelerine milyarlarca dolar akıtıyor. Son dönemde Fransa’daki Pompidou Merkezi’nin restorasyonuna 52 milyon dolar bağış yapılması, Londra’daki kültürel kurumlarla iş birlikleri geliştirilmesi ve Sotheby’s ve Christie’s müzayede evlerine Riyad’da faaliyet gösterme izni verilmesi, bu stratejinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Ayrıca, ülke ilk Çin çağdaş sanat sergisini, gezici bir Monet sergisini ve uluslararası kadın sanatçıların yer aldığı etkinlikleri ağırlayarak küresel sanat dünyasıyla entegrasyonunu hızlandırıyor.

Suudi Arabistan, kültür-sanat alanındaki açılımını uluslararası etkinliklere ev sahipliği yaparak da pekiştiriyor. 2024 yılında Olivia Wilde, Michael Mann, Dev Patel, Jeremy Renner, Marisa Tomei ve Andrew Garfield gibi isimleri ağırlayan ülke, Red Sea Film Festivali’nin 2025 jüri başkanı olarak Spike Lee’yi duyurarak sinema dünyasında prestij kazanmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, ülkenin turizm sektörünü geliştirmek adına İngiltere ile iş birliği anlaşmaları yapması, geleneksel el sanatlarını tanıtmak için “2025 El Sanatları Yılı” projesini başlatması ve Riyad’da bir bilim müzesi merkezi kurma planları Suudi Arabistan’ın kültürel diplomasi hamleleri arasında yer alıyor. Ancak bu gelişmeler, insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları gibi eleştirilerle gölgelenmeye devam ediyor.

Öte yandan, Suudi Arabistan spor yatırımlarıyla da küresel arenada kendini konumlandırmaya çalışıyor. 2034 FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma hakkını kazanması, ülkenin küresel spor etkinliklerinde daha büyük rol üstlenme çabasının önemli bir göstergesi. FIFA Başkanı Gianni Infantino ile yakın ilişkiler geliştiren Riyad yönetimi, büyük spor organizasyonlarıyla hem uluslararası imajını güçlendirmeyi hem de turizmini canlandırmayı amaçlıyor. Cristiano Ronaldo’nun Suudi Arabistan futboluna olan ilgisi ve açıklamaları, ülkenin futbol yatırımlarına verdiği önemin bir yansıması olarak görülüyor.

Çeşitlendirilmiş ekonomi dönemi

Suudi Arabistan, on yıllardır ekonomik gücünü büyük ölçüde petrol ihracatından elde ediyor. 2022 yılında ülkenin toplam dış ticaret fazlası 222 milyar dolara ulaşırken, Suudi Arabistan’ın en büyük petrol şirketi Aramco’nun net geliri 161 milyar dolar olarak açıklandı. Bu rakamlar, ülkenin küresel enerji piyasalarındaki güçlü konumunu pekiştiriyor.

Ancak küresel enerji piyasalarında yaşanan yapısal değişimler, fosil yakıtlara olan talepteki dalgalanmalar ve yenilenebilir enerjiye geçiş trendi, Riyad yönetimini ekonomiyi çeşitlendirmeye zorlayan temel etkenler arasında yer alıyor. OPEC verilerine göre Suudi Arabistan’ın petrol rezervleri son yıllarda göreceli bir istikrar gösterse de BP ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) gibi kaynaklar rezerv büyüklüğü ve değişim oranları konusunda bazı farklılıklar ortaya koymakta. Bu farklılıklar, kullanılan rezerv sınıflandırma kriterleri, teknik tahmin yöntemleri ve veri toplama süreçlerinden kaynaklanmakta.

2023 itibarıyla Suudi Arabistan’ın kanıtlanmış petrol rezervleri yaklaşık 267 milyar varil seviyesindedir. Aynı zamanda ülke, yıllık 6.5 milyon terajul (TJ) seviyesinde toplam petrol arzı ile Orta Doğu’nun en büyük üreticisi konumunda. Ancak bu güçlü enerji kapasitesine rağmen, petrol gelirlerine aşırı bağımlılık, uzun vadede ekonomik sürdürülebilirlik açısından riskler barındırmakta.

Bundan dolayı "Vizyon 2030" kapsamında sanayi, turizm, eğlence ve teknoloji gibi sektörler desteklenerek alternatif gelir kaynakları yaratılmaya çalışılıyor.

Son dönemde Suudi Arabistan, petrol dışı sektörlerde de hızla büyüyen bir ekonomi olarak öne çıkıyor. 2024'ün dördüncü çeyreğinde ülkenin GSYİH’si %4,4 büyürken, petrol dışı sektörlerin büyüme oranı %4,6’ya ulaştı. Sanayi, altyapı ve hizmet sektörlerine yapılan yatırımlar, bu büyümeyi destekleyen unsurlar arasında yer alıyor. Öte yandan, Uluslararası Para Fonu (IMF), OPEC+ ittifakının üretim kesintileri nedeniyle Suudi Arabistan’ın 2024 büyüme tahminini %3,3’e düşürdü. Riyad yönetimi ise en az 2027'ye kadar bütçe açıkları öngörerek bu dönüşüm sürecine yatırım yapmaya devam edeceğini belirtiyor. Küresel enerji piyasalarındaki belirsizliklere rağmen, Suudi Arabistan'ın büyüme oranı G20 ülkelerinin çoğundan daha yüksek seyrediyor. Bu da ülkenin petrol dışı sektörlere yaptığı yatırımların karşılığını aldığını gösteriyor.

Öte yandan Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çerçevesinde ekonomisini çeşitlendirme hedefi doğrultusunda, geleneksel petrol gelirinin ötesine geçerek teknoloji ve dijital eğlence sektörlerine büyük yatırımlar yapıyor. Bu dönüşümde en dikkat çeken alanlardan bazıları, video oyun, yapay zekâ ve dijital eğlence  endüstrisi. Riyad yönetimi, Ulusal Oyun ve E-Spor Stratejisi kapsamında, 2030’a kadar Suudi Arabistan’ı küresel bir oyun merkezi haline getirmeyi amaçlıyor. Ayrıca Suudi Arabistan’ın izlediği yapay zekâ stratejisi daha verimli, ölçeklenebilir ve düşük maliyetli çözümlerle AI geliştirme stratejisi izliyor. Özellikle NEOM ve Riyad’da AI geliştirme merkezleri kurulması, uluslararası yetenekleri çekmek için düzenleyici esneklik sağlanması ve AI alanında eğitim yatırımları bu stratejinin temel taşları arasında yer alıyor. Suudi Arabistan, AI teknolojisini yalnızca ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda siber güvenlik, sağlık, finans ve ulaşım gibi kritik sektörlerde verimliliği artırmak amacıyla da kullanmayı planlıyor.

Yeni bir kimlik, yeni bir yüz

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çerçevesinde ekonomik ve kültürel dönüşümünü hızlandırırken, ulusal kimliğini yeniden şekillendirme sürecine de girmiş durumda. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın liderliğinde yürütülen bu değişim, yalnızca ekonomi ve turizm odaklı bir açılım değil, aynı zamanda yeni bir Suudi ulusçuluğu inşa etme girişimi olarak görülüyor. Geleneksel olarak İslam dünyasının dini merkezi olarak konumlanan Suudi Arabistan, artık küresel ölçekte daha modern, kapsayıcı ve rekabetçi bir kimlik oluşturma çabası içinde. Bu süreç, din, ekonomi ve dış politika alanlarında köklü değişiklikleri beraberinde getiriyor.

Sosyal ve kültürel reformlar, Suudi Arabistan’ın kimlik dönüşümünün en görünür yönlerinden biri. Dini otoritelerin toplumsal hayattaki etkisi azaltılırken, kadın hakları, sanatsal özgürlükler ve eğlence sektörü alanlarında reformlar hızla ilerliyor. Kadınların araba kullanma yasağının kaldırılması, karma etkinliklere izin verilmesi ve sinema ile müziğe yönelik uzun yıllar süren kısıtlamaların gevşetilmesi, bu dönüşümün önemli adımları arasında gösteriliyor. Aynı zamanda, uluslararası spor etkinliklerine ve sanat projelerine yapılan yatırımlarla ülkenin “yeni Suudi Arabistan” algısını güçlendirme çabası dikkat çekiyor. Ancak bu dönüşüm, insan hakları ve ifade özgürlüğü konularında süregelen eleştirilerle gölgelenirken, Suudi yönetiminin yeni kimlik arayışının uluslararası kabulu hâlen bir tartışma konusu.

Hedefler tutarlı mı?

Suudi Arabistan’ın 2030’a yönelik dönüşüm hedeflerinde hâlen belirli engeller söz konusu. Suudi Profesör Safran Almakaty’e göre reformların uygulanmasında kültürel ve kurumsal engeller devam ediyor. Kadınların toplumsal kabul görmesi zaman alırken, medya özgürlüğü hala kısıtlamalarla karşı karşıya. Mülteci ve göçmen işçilerin hakları konusunda yapılan düzenlemelere rağmen, işçi hakları ve çalışma koşulları konusunda iyileştirilmesi gereken noktalar bulunuyor. Vision 2030, insan haklarında dönüşüm için umut vadetse de, tam anlamıyla başarılı olması sürekli reform ve toplumsal değişim gerektiriyor.

Ancak, Amnesty International’ın 2023 raporunda vurgulandığı gibi, bu reformlar sınırlı etkiler yaratıyor ve ciddi insan hakları ihlalleri devam ediyor. Özgürlüklerin kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ihlali ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar hâlâ yaygın. Örneğin, kadın hakları konusunda bazı ilerlemeler kaydedilse de, kadınlar hâlâ hukuki ve toplumsal ayrımcılıkla karşı karşıya. Aktivistler ve insan hakları savunucuları, uzun hapis cezalarına çarptırılıyor veya keyfi seyahat yasaklarına maruz kalıyor. Özel Ceza Mahkemesi (SCC), siyasi görüşlerini barışçıl yollarla dile getiren bireylere uzun hapis cezaları vererek baskıyı sürdürüyor.

Öte yandan hedeflerin ekonomik yönü ise hâlen belirsiz. The Washington Institute'un analizine göre, zayıflayan petrol fiyatları ve düşük yabancı yatırım seviyeleri, Vizyon 2030’un bazı projelerinde gecikmelere yol açıyor. Suudi Arabistan’ın bütçesini dengelemek için en az 80-86 dolar varil fiyatına ihtiyacı varken, Brent petrolün 75 doların altına düşmesi, projelerin finansmanını zorlaştırıyor. Riyad, bazı altyapı projelerini erteleyerek ekonomik planlarını revize ettiğini kabul ediyor. Düşük doğrudan yabancı yatırım seviyeleri, birçok uluslararası şirketin Suudi pazarına girmekte temkinli davrandığını gösteriyor. Vision 2030'un başlangıçta hedeflediği ekonomik çeşitlendirme ve petrol bağımlılığından çıkış süreci, 2035 hatta 2040'a kadar uzayabilir.