Sanat eserleriniz genellikle dönüştürücü bir şekilde kamusal alanlarla etkileşime giriyor. Çevreye ve halka bu kadar büyük ölçekte etkileşimde bulunması amaçlanan eserler oluştururken hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Kamusal sanat eserleri, kentsel alanlarda yaşamı daha zengin ve anlamlı hale getiriyor. Bu eserler, insanları bir araya getiriyor, diyalogu teşvik ediyor ve paylaşılan kimliği destekliyor. Özellikle bu dijital çağda, enstalasyonlar otantik deneyimler sunuyor ve kamusal alanları daha çekici hale getiriyor. Aynı zamanda sosyal medya aracılığıyla daha geniş bir kitleye ulaşıyor ve şehrin cazibesini artırıyor.
Sanat, sınırları zorlayan ve hayal gücünün özgürce dolaştığı bir alan. Ancak gerçek dünyada da bazı sınırlar ve pratik faktörler var. Örneğin, anıtsal eserlerin tasarımında çeşitli kısıtlamalar olabilir. Bu, şehir belediyesinin onayı, izinler, mühendislik gereksinimleri ve diğer faktörleri içerebilir. Ayrıca, her mekânın kendine özgü bir karakteri vardır ve bu, eserin karmaşıklığını etkiler. Yerel kültürü de göz önünde bulundurmak çok önemli: Ne yapabileceğiniz, ne gösteremeyeceğiniz ve nasıl göstereceğiniz. Bu faktörler, kamusal eserlerin tasarımını büyük ölçüde etkiliyor. Ancak bu süreç, sanatçılar için heyecan verici bir deneyim. Yeni zorlukları üstlenmek, yaratıcılığı canlı tutar ve umarım yakın zamanda engelleri aşıp Türkiye’de güzel projelere imza atarız!