0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

İsrail’den suikast fırtınası:

Haniye sonrası bölgesel savaşa ne kadar yakınız? 

Hikâye: Mahir Boztepe

Kürasyon: Ilgaz Fakıoğlu

Fotoğraflar: Depophotos

Geodata: Scrolli

Gazze Şeridi'nde, İsrail'in aralıksız askeri operasyonlarının yankıları Filistin'i ve Orta Doğu'yu şekillendirmeye devam ediyor. Bu krizin derinliği ise İsrail'in son operasyonlarıyla daha da arttı.

Savaş Gazze'den dışarıya mı taşıyor?

Tarihi boyunca sıkıntılarla boğuşan Gazze Şeridi'nde, son bir yıla yakın süreçte görülmemiş bir yıkım yaşanıyor. Fakat İsrail'in baskıları sadece Gazze Şeridi'yle kalacak gibi değil. İsrail son 24 saatte hem Lübnan'a hem İran'a saldırılar gerçekleştirdi.

İlk hedef Lübnan’da Hizbullah’ın ikinci ismi olarak bilinen Fuad Şükrü’ydü. 

30 Temmuz’da, Başkent Beyrut’ta Hizbullah’ın kalbi olarak bilinen Şura Konseyi’nin bulunduğu mahalleye yönelik saldırıda Şükrü öldürüldü. 

Hacı Muhsin kod adlı Şükrü, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a en yakın isimlerden ve aynı zamanda Nasrallah’ın danışmanlarından biri olarak biliniyor. İsrail, Şükrü’nün 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu sonrası, Hizbullah’ın İsrail’e yönelik askeri saldırıların arkasındaki kişi olduğunu iddia ediyor. 

Şükrü’nün hedef seçilmesi ayrıca tesadüf değil. 27 Temmuz’da İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ndeki Mecdel Şems kasabasındaki futbol sahasına bir roket düştü. Kasabada yaşayan azınlık Dürzi topluluğundan 12 çocuk ve genç  burada hayatını kaybetti. İsrail, bu saldırıdan Hizbullah’ı suçlasa da Hizbullah saldırıyı üstlenmedi. 

İsrail’in kısa süre sonra gerçekleşen bir diğer saldırısı ise çok daha önemli bir figürü hedef aldı: Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye.

Gazze direnişinin sembollerinden ve Hamas’ın son 20 yılının en üst düzey isimlerinden biri olan Haniye, Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere bulunduğu İran’ın başkenti Tahran’da Devrim Muhafızları Ordusu'nun korumasındaki gaziler için hizmet veren bir konuta yönelik hava saldırısıyla öldürüldü. 

Saldırı 31 Temmuz sabaha karşı 02.00 sularında gerçekleşti.

İran güvenlik aygıtı için prestij kaybı

İran, suikastin nasıl gerçekleştiğine dair detayları kamuoyuyla paylaşmadı. Saldırının dışarıdan mı içeriden mi yapıldığı da henüz bilinmiyor, bu konuda farklı senaryolar var. İster içerden ister dışarıdan yapılsın, çoğunluğun hemfikir olduğu konu ise, İran’ın ciddi bir güvenlik zaafı içinde olduğu yönünde. Bölgeyi yakından bilen analistler, Tahran saldırısının İran güvenlik aygıtı için büyük bir prestij kaybı olduğunu söylüyor. 

Orta Doğu'da yeni dönem

İsrail, önce Beyrut ardından da Tahran’a yönelik suikast gerçekleştirerek aynı gün içinde kendisine hasım iki Ortadoğu örgütünün liderliğini yok etmiş oldu. 

Haniye suikastının İran, Gazze ateşkes görüşmeleri ve bölgesel savaş ihtimali üzerinde olumsuz etkileri olacağı açık. İran, sert açıklamalar yapsa da İsrail’e nasıl bir yanıt vereceği henüz belli değil. 

Müzakere seçeneği zayıfladı mı?

Ölümüne kadar Hamas’ın kurucusu Şeyh Yasin’in özel kalem müdürlüğünü yapan 2017’de Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı olan Haniye, İsrail’le sürdürülen müzakerelerde kilit bir isim olarak biliniyor. Ateşkes görüşmelerinde önemli bir isim olan Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı’nın suikaste uğramasının süreci çıkmaza sokmasından endişe ediliyor. Ayrıca İran’ın ‘Direniş Ekseni’ olarak tanımladığı Hizbullah, Hamas ve Yemen’deki Huti güçlerinin İsrail’e karşı vereceği olası karşılıkların da bölgesel savaş riskini artırdığı üzerinde duruluyor.

Hedef Çin’deki Filistin uzlaşısı mı? 

Haniye suikastinin, 22 Temmuz’da gerçekleşen Çin’deki Hamas ve El Fetih’in de yer aldığı 14 farklı Filistinli grup arasındaki uzlaşmanın hemen arkasından gelmesi de küresel güçlerin meseleye müdahilliğini artırıyor. Haniye saldırısının hemen ardından Rusya ve Çin’in saldırıyı sert şekilde kınaması, ABD’nin ise İsrail’e desteğini sürdürmesi, sorunun çözülmesini zorlaştırıyor. 

Fotoğraf: CGTN Türk

Hamas’ın başına kim geçecek?

Haniye’nin ardından, Hamas’ın başına kimin geçeceği de merak konusu. 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırıların mimarı olarak bilinen, örgütün askeri kanat sorumlusu ve güvenlik servisi Mecd’in kurucusu Yahya Sinwar, Hamas’ın liderliği için en güçlü isim olarak öne çıkıyor. Sinwar’ın, sertlik yanlısı bir isim olduğu, Haniye’nin müzakereci tavrının yerine savaşı derinleştirmeyi seçeceği iddia ediliyor. 

Bir diğer isim ise, 2017 yılına kadar Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı olarak görev yapan, yani Haniye’nin selefi olan Halid Meşal. Gazze’deki Hamas liderliğiyle sürtüşme yaşadığı için 2017’de istifa eden Meşal’in Batı Şeria’daki Mahmud Abbas yönetimiyle uzlaşmacı bir tutum izlediği biliniyor. Meşal’in Hamas liderliğine geçmesi durumunda, örgütün İran ve Sünni olmayan diğer güçlerle nasıl bir ilişki geliştireceği ise bilinmiyor. 

İsrail, son olarak 1 Ağustos’ta önemli bir iddiada bulundu: 13 Temmuz'da Gazze'nin Han Yunus kentindeki El-Mavasi’ye düzenlediği hava saldırısında Hamas askeri komutanı Muhammed Daif'in öldürüldüğünü açıkladı. Saldırıda 90’dan fazla Filistinli sivil hayatını kaybetmiş 300’den fazla kişi de yaralanmıştı.  Deif’in öldürüldüğü iddiasının duyurulmasının ardından İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, "Hepsini yok edene, güvenliği sağlayana ve kaçırılan insanları evlerine döndürene kadar bu şekilde devam edeceğiz" dedi. 

İsrailli yetkililerin benzer açıklamalarına bakıldığında, İsrail’in suikast fırtınasının hız kesmeyeceği ve bölgede şiddetin daha da tırmanacağı görülüyor.