0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

İmparatorluk düşerken: ABD seçimleri globale nasıl yansıyacak?

Hikâye: Ahmetcan Uzlaşık

2024 Yılı tarihe seçimlerin yılı olarak geçti. 5 Kasım’da gerçekleşecek Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık Seçimleri bu tarihi yılın son en önemli seçimi olacak. Başkanlık seçimlerinde süper güç ABD’yi önümüzdeki 4 yıl yönetecek Başkan seçilecek. Seçimler dünyayı etkileme potansiyeline sahip.

 Scrolli olarak ABD Başkanlık seçimlerini ve muhtemel etkilerini sizler için derinlemesine inceledik.

Seçim yarışı erken başlamıştı

2024 ABD Başkanlık Seçimleri birçok alışık olmadığımız gelişmelere şahit oldu. Seçim yarışı çok erken bir tarihte, 45. ABD Başkanı ve iş insanı Donald Trump'ın 16 Kasım 2022’de Florida’da yaptığı adaylık konuşması ile gayri resmi olarak başladı.

Biden-Trump yarışındaki ilginç bir nokta vardı. ABD tarihinde bir dönem başkanlık yapıp ikinci dönemi için girdiği seçimleri kaybedip dört yıl aradan sonra tekrar aday olan bir örneğin 20.yüzyıl başından beri yoktu. Ayrıca görevdeki bir Başkan ile eski bir Başkan’ın yarışı da alışıldık bir durum değildi.

Onaylanma onayı düşük bu iki adayın yarışı 27 Haziran gibi erken bir tarihte yapılan ve canlı yayınlanan Başkanlık münazarası sonrası farklı bir evreye geçti. Yaşı ve sağlıksal durumundan ötürü eleştirilen Biden, münazarada da iyi bir performans sergileyemeyince anketlerde hızla düşüşe geçerken partisi içinde de desteğini yavaş yavaş kaybetti. Sonunda, 21 Temmuz günü Biden adaylıktan çekilirken aynı gün yardımcısı Kamala Harris’in adaylığını desteklediğini açıkladı. Böylece ABD’nin ilk siyahi ve kadın Başkan Yardımcısı Harris, Biden’ın yerine Demokrat Parti’nin adayı olmuş oldu.

Kamala Harris’in seçilmesinde ik unsur ön plandaydı; para ve kimlik. Biden-Harris başkanlık kampanyası boyunca onlarca milyon dolarlık para toplandı ve bu toplanan para başka bir adaya transfer edilemiyordu. Bu sebep ile başka bir adayın hem beş ay gibi kısa sürede kampanyasını yürütmesi hem de bağış toplaması Demokratlar için çok zor bir durum yaratabilirdi. Bu sebep ile halihazırda kampanyanın bir parçası olan Harris’in bu kampanyayı kendi adaylığında, bağışları da kaybetmeden devam etmesi en akla yatkın senaryo olarak görüldü.

Trump’ın sancılı adaylık süreci

Hatırlanacağı üzere Cumhuriyetçi Parti Adayı Trump, Ron DeSantis, Nikki Haley ve Vivek Ramaswamy’i ön seçimlerde eleyerek 15 Temmuz günü Cumhuriyetçi Partinin resmen adayı olmuştu.

Cumhuriyetçi Parti, Donald Trump’ı üst üste üçüncü kez başkan adayı olarak resmen aday göstererek yaklaşık on yıl önce partinin zirvesine yükselen Trump'ın Partinin simgesi olarak konumunu pekiştirdi.

Trump, vergi kaçırmak suçundan suçlu bulunmasına ve Temsilciler Meclisi tarafından iki defa azledilmiş olmasına rağmen aday oldu.

Bu seçim, ayrıca Trump için çarpıcı bir dönüm noktası oldu; son üç yıl boyunca 6 Ocak isyanı nedeniyle eleştirilerle, birçok ceza davasıyla, siyasi aksiliklerle ve iki suikast girişimiyle karşı karşıya kalmasına rağmen başkan adaylığını aldı.

Trump’ın adaylığı, ilk gününde Wisconsin, Milwaukee’de düzenlenen Cumhuriyetçi Parti Kurultayı’nda, çoğunluk delegelerin desteğiyle gelmişti.

Seçimin bir başka tarafı: Başkan yardımcıları

2024 ABD seçimlerinde, her iki büyük parti de başkan yardımcısı adaylarını açıkladı. Demokrat Parti, Başkan Biden'ın yanında Minnesota Valisi Tim Walz'ı aday gösterdi; bu seçimin, Biden'ın geleneksel tabanına ve Ortabatı'daki seçmenlere hitap etmesi hedefleniyor.

Cumhuriyetçi Parti ise eski başkan Donald Trump’ın yanına Ohio Senatörü J.D. Vance’i seçti. Eskiden azılı bir Trump muhalifi olan Vance, Trump'ın önceki yönetimiyle devamlılığı vurgulayan sağ popülist görüşleriyle biliniyor.

Milyarderler Trump ve Harris'in kampanyalarına milyonlar akıttı

ABD’de yaklaşık 800’e yakın milyarder bulunuyor. Her seçim olduğu gibi bu seçimde de milyarderler bağışlar aracılığı ile seçim sonuçlarını şekillendirmeye çalışıyorlar.

“Vergi adaleti için Amerikalılar” organizasyonuna göre 150 milyarder aile tarafından 1.9 milyar dolara yakın bir para seçim yarışları boyunca harcandı. Bu 2020 seçimlerine oranla yüzde 58’lik bir artış anlamına geliyor.

Michael Bloomberg ve Bill Gates Harris’in kampanyasına 50’şer milyon dolar bağış yaparken Elon Musk 120 milyon dolara yakın bir parayı Trump’ın kampanyasına bağışladı. Musk uzun süredir X üzerinden Trump’a destek veriyor.

Katılım oranı önemli olacak

ABD’de de seçimlere katılım oranı Avrupa’ya kıyasla geleneksel olarak daha düşük seyrediyor. Ortalama yüzde 55-60 oranında olan gerçekleşen Başkanlık seçimine katılım oranı, 2020 seçimlerinde yüzde 66’yı görerek bir artış göstermişti.

Tarihsel olarak bakıldığında düşük katılım oranları Cumhuriyetçilere yararken yüzde 60 üstü katılımın olduğu dönemlerde Demokratların kazandığı görüldü.

Kongre seçimleri Başkan'ı zorlayabilir

5 Kasım’da ABD’de yapılacak seçimler yalnızca başkanlık yarışını değil, Kongre’nin yeni düzenini de belirleyecek. Bu seçimlerde, 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nin tamamı ve 100 sandalyeli Senato’nun üçte biri (34 sandalye) yeniden belirlenecek. Mevcut durumda Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elinde tutarken, Demokratlar Senato’da (bağımsız senatörlerin desteğiyle) çoğunluğa sahip. Anketler, Cumhuriyetçilerin Senato’da çoğunluğu ele geçirme ihtimalinin yüksek olduğunu, Demokratların ise Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanabileceğini öngörüyor.

Kongre seçimleri, başkanın görev süresince yetki alanını doğrudan etkileyebileceği için başkanlık seçimleri açısından önem arz ediyor. Kongre’nin her iki kanadında ( 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi ve 100 sandalyeli Senato) çoğunluğu hangi partinin elde ettiği, başkanın yasama desteğini ve önemli kararları uygulama gücünü belirliyor. Özellikle bütçe düzenlemeleri, dış politika, ve askeri operasyonlar gibi kritik konularda başkanın Kongre ile uyumlu çalışması gerektiğinden, Kongre çoğunluğu başkanın siyasi gündemini hayata geçirmede kilit bir rol oynadığı biliniyor.

ABD hegemonyası düşüşte… Dünya yine de nasıl etkilenebilir?

Yaklaşan ABD başkanlık seçiminin küresel etkileri, Amerika'nın liderlik rolü dünya genelinde artan çatışmalar ve değişen güç dinamikleriyle sorgulanırken büyük önem taşıyor.

Joe Biden'ın Ukrayna’ya desteği, şu ana kadar Kiev’i savaşta tutmaya yettiyse de olası bir Trump başkanlığında bu çizginin sürecek olup olmadığı merak ediliyor. Kamala Harris’in Biden’ın ardından aynı yolu izlemesi, ABD’nin Ukrayna gibi müttefiklere olan desteğini sürdüreceğine işaret ederken, Donald Trump ise daha izole bir "Önce Amerika" yaklaşımını savunuyor.

Trump özelinde NATO'dan çıkış düşük bir ihtimal olarak görülse de Trump’ın yaklaşımı öngörülemezlik de barındırıyor. Buna karşılık, Harris Asya ve Avrupa’daki geleneksel ittifakları koruyacağından Brüksel’deki Avrupa Balonu’nun elini bir dönem daha rahatlatabilir.

Harris ile ABD’nin çok taraflı küresel katılımının süreceğini veya Trump ile daha milliyetçi politikalara geçileceğini öngörebiliriz. Her iki senaryonun da NATO, Orta Doğu, Çin ve iklim değişikliği üzerinde derin etkileri olabilir.

Trump’ın para politikası üzerindeki potansiyel etkisi, küresel piyasaları etkileyerek enflasyon belirsizliklerini de artırabilir. Özellikle enerji, ticaret ve güvenlik gibi kilit alanlarda değişiklikler bekleniyor.

Trump liderliğindeki bir yönetim, ABD enerji ihracatını artırabilir, Çin ve Avrupa ile halihazırdaki ticaret gerilimlerini yoğunlaştırabilir ve özellikle Avrupa’da müttefiklerinden daha fazla güvenlik harcaması talep edebilir. ABD, uzun süredir Avrupa ülkelerini savunma harcamalarını GSYİH’lerinin en az %2’sine çıkarmasını talep ediyor.

Genel anlamıyla Harris’in başkanlığı, NATO’yu ve Asya ve Avrupa’daki müttefikleri rahatlatacak ve küresel istikrar desteğini sürdürecek gibi duruyor. Trump’ın ise NATO, serbest ticaret ve iklim politikalarındaki belirsizliği başta Batı Avrupalılar olmak üzere uluslararası alanda birçok lideri ve çok taraflı organizasyonu korkutuyor.