0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

'Fıtrat değil, cinayet': 

Bilinçli taksir mi, olası kast mı?

Hikâye: Burcu Karakaş

6 Şubat 2023'teki ikiz deprem, Türkiye'nin yakın geçmişindeki en büyük afetti.

571 km'lik yüzey kırığı oluşan depremler Almanya’nın yüz ölçümü kadar bir alanı doğrudan etkiledi.

Depremin ivme değeri çok yüksekti. Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ depremlerden doğrudan etkilendi.

Depremde 40 bine yakın bina tamamen yıkıldı. 180 bine yakın bina ağır hasar aldı.

Depremin yıkıcılığını özetleyen bölge Hatay'dı.

Sadece Antakya'da 6369 bina yıkıldı.

O binalardan bir tanesi de Rana Apartmanı'ydı. Yıkılan binada hayatını kaybedenlerin yakınları 2 yıldır bilirkişi raporunu bekliyor.

Eren Can, Hatay’da yıkılan Rana Apartmanı’nda annesi Hatice Can ve babası Mithat Can’ı kaybetti. Can aynı zamanda, Antep’te yıkılan ve 25 kişiye mezar olan Pamukkale Sitesi A Blok ile İskenderun’da 14 kişinin hayatını kaybettiği MCG Towers dosyalarını üstlenen bir avukat. En azından ek bir fıkra ile düşük cezaların önüne geçilebileceği kanaatinde.

“Sanıkların olası kasttan ceza alması gerektiğini düşünüyorum. Ancak doktrinde ve üst mahkemelerde olası kasttan ceza verilse bile bozma sebebi yapılıp bilinçli taksirden düşük bir ceza verildiğinden ara formül olabilir.”

Rana Apartmanı. Fotoğraf: Eren Can.

Adalet peşindeki aileler

Depremde sevdiklerini kaybedenlerin hukuk mücadelesi için bir araya geldiği “Adalet Peşinde Aileleri Platformu”, avukat Eren Can'ın mücadelesi gibi bir şiar üzerine kurulu:

“Kader anlayışına sığınarak toplumun dini duygularını istismar edenlerin gerçek suçlarını gizlemelerine karşı duruyor, ihmallerin ve sorumlulukların şeffaf bir şekilde açığa çıkarılmasını istiyoruz.”

Platform ilk günden bu yana ısrarlı bir talepte bulunuyor: Sorumluların “olası kast” suçlamasıyla yargılanması.

Devam eden davalarda yapılan suçlamalara ilişkin resmi veri yok ancak deprem davalarına bakan avukatların Scrolli’ye verdiği bilgiye göre, bugüne kadar çoğu sanık hakkında “bilinçli taksirle öldürme” suçundan iddianame düzenlendi. 

Bir adam enkaz başında vinçle duruyor.
Antakya'da enkaz kaldırma çalışmaları. Fotoğraf: Serdar Özsoy. Depophotos

Deprem davalarının “bilinçli taksirle öldürme” suçundan açılmasının arkasında, sorumluların her ne kadar sonuçları öngörseler de “neticeyi istememiş” veya “gerçekleşmeyeceğine inanmış” olmaları yatıyor.

Türk Ceza Kanunu'nun 22. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır” deniyor. 

Bir sanık, taksirle öldürme suçundan yargılandığında ne kadar çok kişi ölmüş olursa olsun tek bir ceza alıyor. Ceza hukukçularına göre, bu haliyle açılan davalarda sorumluların dişe dokunmayan cezalar alma ihtimali çok yüksek. 

Bu durumda, kurulacak hükümlerin caydırıcı olmamasına, dolayısıyla yaşanan acılardan bir kez daha ders çıkarılmamasına yol açabilir.

Enkaz çalışmalarında baretli bir görevli bir kişiye eliyle bir yeri işaret ediyor.
Antakya'da enkaz kaldırma çalışmaları. Fotoğraf: Berkcan Zengin. Depophotos

'Yargıtay içtihatıyla uyumlu ama yanlış'

Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Hasan Sınar, bilinçli taksirden açılan davaların Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla uyumlu ama yanlış olduğunu savunuyor.

“Sorumlular, olası bir deprem halinde doğabilecek ölüm neticesini yalnızca öngörmüyor, aynı zamanda bu neticenin doğabileceğini kabul ediyor, göze alıyor ya da en azından kayıtsız kalmak suretiyle fiili işlemeye devam ediyor.”

ANKA Haber Ajansı'nın Adalet Bakanlığı’ndan edindiği bilgiler, 6 Şubat 2023 depremlerinden bu yana 2.031 soruşturma dosyasının oluşturulduğunu gösteriyor. Şu ana kadar bu soruşturmaların 1.491’ü hakkında iddianame hazırlanarak dava açıldı. Açılan davaların 149’unda karar çıktı ve 189 sanığa farklı cezalar verildi.

İki suçlamanın yatarı arasında uçurum var

Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. R. Murat Önok, “Neticenin gerçekleşeceğini bilmiş olsaydı, bu hareketi gerçekleştirmezdi” denildiğinde bilinçli taksirin gündeme geldiğini, bu kıstasın uygulanması halinde ise hemen her zaman bilinçli taksirden yana sonuca varıldığını söylüyor.

“Deprem senaryolarında sanıklar kendilerinin veya yakınlarının da aynı binada kaldıklarını, böyle olacağını bilselerdi kolonu kesmeyeceklerini, kaçak kat çıkmayacaklarını vs. bazen söylemektedirler. Yargıtay da büyük çoğunlukla bu tür savunmalara itibar ederek kastın bulunmadığı sonucuna varmaktadır.”

“Bilinçli taksirle öldürme” ile “olası kastla öldürme” arasında yatar süresi bakımından üç kattan fazla fark olduğunu dile getiren Murat Önok’u dinliyoruz:

“Kimsenin ölmeyeceğine güvenmek için makul, objektif, geçerli sebepler yoksa, kanaatimce artık olası kast vardır ve kasten öldürme suçundan dolayı sorumluluk söz konusudur.”

Önok’a göre, yargının dikkate alması gereken dört soru var

1) Sanığın davrandığı şekilde davranmasının somut olayda meydana gelen zararlı neticeyi gerçekleştirme ihtimali ne kadar yüksekti? 

2) Sanık zararlı neticenin gerçekleşmemesini sağlayacak herhangi bir tedbir aldı mı yoksa işi tesadüfe mi bıraktı? 

3) Sanık zararın gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba gösterdi mi? 

4) Sanığın neticenin gerçekleşmeyeceğine dair inancını haklı gösterecek koşullar, bu inancı destekleyen ve objektif olarak kabul edilebilir, makul görülebilir nedenler var mıydı yoksa “kör bir güven”e istinaden mi hareket edildi?

'Şüphelilerin kaçma tehlikesi var'

Peki sorumluların bilinçli taksirle öldürme suçundan ceza alması halinde tablo ne olacak? Prof. Sınar’a kulak veriyoruz:

“Bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olan sorumlunun alacağı ceza, kaba hesapla yalnızca üç yıldan ibaret olacak.”

Olası kastın kabul edilmesi halinde ise bambaşka bir tablo söz konusu: Olası kasttan hüküm giyen bir sorumlunun alacağı ceza, en az 20 yıl hapis…

AFAD Çadır Kenti. Depophotos

"Adalet Peşinde Aileleri Platformu” avukatlarından Seher Eriş, “bilinçli taksirle öldürme” suçundan açılan davalarda genellikle tutuklu yargılama yapılmadığının altını çiziyor. Ancak şüphelilerin kaçma tehlikesinin bulunması nedeniyle avukatlar ve aileler en başından beri tedbiren tutuklama talep ediyor.

"Bazı müteahhitlerin havalimanlarında yakalandığını gördük. Yargılamaların usule uygun olması ve iddianamelerin ‘olası kast’ suçundan hazırlanması gerekirdi."

Kürasyon notları:

Yıkılmış binalar, OSM ve Map Roulette kullanıcıları tarafından türetilmiştir.

Sarsıntı haritası United States Geological Survey (USGS) kaynak alınarak türetilmiştir.

Katkı sunan -Humanitarian OpenStreetMap Team-

Katkı sunan -HDX-

Drone Görüntüleri: Envato/mkstock Hatay