Bir yazarın hikâyesini bir senaryo ekibine teslim etmesi zor mu? Değişiklikleri nasıl karşıladınız?
Evet, oldukça zor. Ancak kitaplarımı ve onların uyarlamalarını ayrı projeler olarak görmeye çalışıyorum. Bu, bir çeviri değil, bir yorumlama süreci. Bu bakış açısı işimi kolaylaştırıyor, ama yine de karakterlerin ya da hikâyenin hakkının verilmediğini görmek korkutucu. Neyse ki 'The Flatshare' uyarlamasından çok memnun kaldım ve bu durum, 'The Road Trip' sürecinde daha rahat olmamı sağladı. İlk senaryo taslağını okuduğumda, dizinin özel bir şey olacağını hissettim.
Yapılan değişikliklerin çoğunu sevdim, ama bazılarına alışmam zaman aldı. Örneğin, yolculuğun Britanya’da geçiyor olmasını biraz özlüyorum. İngiltere yollarının o sıradanlığı, sinemasal yolculukların ikonik havasından farklıydı ve bu bana komik bir tezat yaratıyormuş gibi geliyordu. Ancak ekip, farklı bir lokasyonla bile bu sıradanlık hissini korumayı başardı. Özellikle hikâyenin başladığı villaya geri dönmeleri fikri beni etkiledi. Bu, hikâyeye güçlü bir duygusal derinlik kazandırdı.
Emma Appleton’ın Addie’ye kattığı sevimlilik, bu değişikliği çok etkili kıldı. Ayrıca ayrılığın temel nedeninin karmaşıklığının korunmuş olması beni en çok memnun eden unsurlardan biriydi. Bu konuyu sette tartıştığımızda, ekibin bunun hikâye için ne kadar önemli olduğunu anlamış olduğunu görmek harikaydı.