Yaşar Kemal'in penceresinden 'ağalık'
Ağa zulmünün Yeşilçam'a konu olduğunu söylemiştik. Meseleye bir kurgudan, Yaşar Kemal'in İnce Memed'inden bakarsak şunu görürüz. Eğer Abdi Ağa olmasaydı, onun zulmü olmasaydı İnce Memed de olmazdı. İnce Memed'i eşkıyalığa sürükleyen şey çaresizlikti. Çünkü ağa dediğin zulmeder, ağa dediğin yeri gelir sevdiğin kızı bile senden alırdı. Kaderini kabul eder ya da ölürdün. Yaşar Kemal ise aksini söyleyen İnce Memed'i yarattı.
Abdi Ağa, İnce Memed'in ilk romanında ölür. Diğer ciltlerde ise yeni ağalar ortaya çıkar. Yaşar Kemal bunlardan bir tanesinin ölümünü neredeyse size resmeder. Canlı bir şekilde ormanın derinliklerinde ağayı ağaca asarlar. Kaçamayacağı şekilde bağlar ve üzerine bal boca ederler. Günlerce arıların taarruzu ile can çekişerek ölür. İnce Memed'ten yılmış olanlar bu cinayeti ona yıkmak ister. Ancak katil İnce Memed değildir. Zaten İnce Memed böyle cani olamaz.
Okuyucu olarak "bu adam ne kadar kötü olursa olsun hiç kimse böyle bir sonu hak etmez" dersiniz. İnsanlığınız tutar. Birkaç sayfa sonra o ağanın öz çocuklarının eşlerine dahi tecavüz eden, insanlara türlü türlü işkenceler yapan biri olduğunu öğrenirsiniz. Ağayı kendi öz evlatları öldürmüştür. Yazar sizi üç dört sayfa önceki sizden utandırır. Çünkü bir anda ağaya yapılan zulmü gözünüzde meşru kılar. Adalet tecelli etmiş gibi gelir.