0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
0
%

Aşk, gizem, gerilim üçgeni:

'Missing You' izleyiciye ne vadediyor?

1 Ocak 2025’te Netflix’te izleyiciyle buluşacak olan Missing You, Harlan Coben’in çok satan romanından uyarlanan, derin duygular ve gerilimin mükemmel bir şekilde harmanlandığı bir hikâye. Başrolde, Rosalind Eleazar’ın canlandırdığı Dedektif Kat Donovan, kaybolan eski sevgilisinin izini sürerken yalnızca onunla değil, kendi geçmişinin karanlık sırlarıyla da yüzleşmek zorunda kalıyor. Aşk, ihanet, çözülmemiş aile meseleleri… Her bir bölümde izleyiciyi daha da derine çeken bir atmosfer yaratan dizi hem psikolojik bir gerilim hem de duygusal bir keşif sunuyor. Bu yazının arkasında, dizinin senaristi Victoria Asare Archer ile başrol oyuncuları Rosalind Eleazar ve Ashley Walters ile yaptığımız röportajlardan derlediğimiz özel ayrıntılar var.


Söyleşi: Melis Bayraktar

Dizinin senaristi Victoria Asare Archer: 'Aşk kör eder ama sevilme isteği kadar değil'

Bu kitabı televizyona uyarlarken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?

Kitabı televizyona uyarlarken karşılaştığım en büyük zorluk, hikâyenin çoğunluğunun Kat’in kafasında ve kalbinde geçiyor olmasıydı. Kitapta Kat’ın duygularını ve düşüncelerini takip ediyorsunuz. Bu içsel dünyayı dramatize edip büyük bir olay örgüsüne dökmek oldukça zordu. Bu yüzden diziyi sadece beş bölümle sınırladık. Hikâyenin tempolu olmasına ve tek bir karakterin bakış açısına odaklanan bir anlatım tarzı benimsedik. Bu yaklaşım, Missing You’yu Harlan Coben’in diğer uyarlamalarından ayıran en belirgin farklardan biri.

Bu bir aşk hikayesi mi?

Evet, bu hikâye oldukça karanlık ve acımasız olsa da aynı zamanda derin bir aşk hikayesi. Terk eden bir adamı hâlâ seven bir kadının duygusal yolculuğunu anlatıyor. Romantizmi çok severim; büyük bir aşk romanı okuyucusuyum ve bu epik aşkı, karanlık ve acı verici unsurlarla harmanlama fırsatım olduğu için çok heyecanlandım. Harlan’ın çoğu hikayesi aileler ve topluluklar üzerine olsa da bu hikâye, aşk temasını çok güçlü bir şekilde hissedilen ilk yapımdı. Kitapta geçen bir söz çok hoşuma gitmişti: “Aşk kör eder ama sevilme isteği kadar değil.” Bu, dizinin temel felsefesiydi. Karakterlerin arkadaşlarına, ailelerine ve partnerlerine olan sevgileriyle şekillenen bir hikâye çıktı. Romantik, trajik ve zorlayıcı bir aşk hikayesi doğdu ve bu birleşim gerçekten benzersiz oldu.

Kat ile Josh arasındaki bağ, kaybettikleri şeylerle tüm hikâyeyi şekillendiriyor. Bu dinamik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Josh, diğer karakterlerin zihinlerinde oldukça büyük bir yer tutuyor. Sürekli konuşulan ve özlemi çekilen bir figür. Kat ile Josh arasındaki kimya gerçekten muazzam.  Hikayenin duygusal temelini bu oluşturuyor. Bu derin bağ, kaybedilen bir aşkın ve geçmişin yaralarının izlerini taşıyor, ancak aynı zamanda geçmişin karanlık yüzüyle de yüzleşmeyi içeriyor. Ashley’nin performansını gördükten sonra, onu her romantik başrolde görmek istememek elde değil.

Harlan Coben ile iş birliği yapmak nasıl bir deneyimdi?

Harlan Coben ile çalışmak harika bir deneyimdi. Onun hikayelerine olan bağlılığı ve yaratıcı sürecine olan yaklaşımı çok ilham vericiydi. Harlan’ın derinlemesine karakter çözümlemeleri ve güçlü hikâye yapıları, projeyi daha da zenginleştirdi. Onunla her konuda açık bir iletişim kurabilmek, çok değerliydi. Harlan’ın kitapları, sadece sürükleyici değil, aynı zamanda insan doğası ve ilişkileri üzerine derinlemesine bir bakış sunuyor. Onunla birlikte çalışarak, bu hikâyeyi daha da katmanlı hale getirmek için birçok yaratıcı fikir paylaştık. Harlan, sürekli olarak karakterlerin içsel çatışmalarını ve duygusal derinliklerini ön planda tutmamız gerektiğini vurguladı, bu da dizinin çok güçlü bir temele oturmasını sağladı.

Kat rolüyle, Rosalind Eleazar: 'Kat Donovan, yalnızca bir dedektif değil'

Daha önce Slow Horses gibi gerilim yüklü dizilerde de rol aldınız. Peki, Missing You ile bunları nasıl karşılaştırırsınız?

Her iki yapım da gerilim türünde olsa da, çok farklı yaklaşımlara sahipler. Harlan Coben projeleri sürekli yön değiştirir ve sizi bir an olsun rahat bırakmaz; her an bir sürprizle karşılaşırsınız. Harlan’ın hikâyeleri, sizi her zaman beklenmedik bir yere götürür. Slow Horses ise, aslında bir casusluk dünyasını anlatan ama daha çok ilişkiler üzerine kurulu bir yapım. Adeta bir ofis draması gibi, çok katmanlı bir hikâye. Coben’in yapımlarında gizem sürekli ön planda ve izleyiciyi hep diken üstünde tutar. Slow Horses ise daha çok karakter dinamiklerine odaklanır ve türe bağlı kalmadan, ilişkiler üzerinden derinleşir.

Kat’in Missing You içindeki duygusal yolculuğunu sizce en çok ne etkiliyor?

Kat’in yaşadığı travma, onu derinden etkileyen ve hayatını şekillendiren olaylarla başa çıkma yöntemleri üzerine güçlü bir merakım var. Kat ve ailesi, yaşadıkları travmalar hakkında konuşmuyorlar. Bu durum, Kat’in iç dünyasında büyük bir çatışma yaratıyor. Dışarıya karşı güçlü ve kararlı bir imaj çizerken, içsel dünyasında derin bir kırılganlık ve güvensizlik taşıyor. Acıyı hissetmekten kaçınması, dünyasının tamamen altüst olmasını engellemeye yönelik bir savunma mekanizması. Bu içsel çatışma, Kat’in yolculuğunu çok daha derinleştiriyor.

Ashley Walters: 'Bu kadar gerçekçi bir ilişki hem senaryoda hem de ekranda görmedim'

Missing You”yu nasıl tanımlarsınız? Diğer Harlan Coben gerilimlerinden daha romantik görünüyor.

Bu dizi için “şiirsel” derdim. Harlan Coben’in tipik gerilim unsurları burada da var tabii; sürprizler, gizem, olayların sürekli yön değiştirmesi… Ama Missing You, karakter derinliği açısından tamamen farklı bir yer ediniyor. Victoria Asare-Archer, bu dengeyi öyle bir ustalıkla kurmuş ki, her sahne sanki bir tiyatro performansı gibiydi. Rosalind Eleazar ile birlikte çektiğimiz sahnelerde, zaman zaman kendimizi bir sahnede değil, bambaşka bir dünyada hissediyorduk. Genelde bu tür dizilerde bilgi vermek ön planda olur, ama burada her şey akışa bırakılmış, şiirsel bir anlatımla sunulmuştu.

Josh ve Kat’in ilişkisi, Josh’un gizemli bir şekilde kaybolmasından önce nasıldı?

İlişkileri, olabileceği en sağlıklı ve sevgi dolu şekliyle ilerliyordu. Derin bir bağları vardı ve birbirlerine son derece bağlıydılar. Aşkları güçlüydü ve her iki taraf da birbirine her an destek oluyordu. Flashback sahnelerinde, izleyiciler bu ilişkinin ne kadar derin olduğunu çok net bir şekilde görebilecek. Gerçekten çok güzel bir ilişkileriydi. Belki karım duymasın ama, böyle gerçekçi bir ilişkiyi daha önce hiç senaryoda ya da ekranda görmedim.