Trump, son dokuz yıldır medyada hem davranışları hem de söylemleriyle gündem yaratmayı başarıyor. Bu etkisi yalnızca ABD’nin 47. Başkanı olmasından değil, emlak sektörü başta olmak üzere medyada uzun süredir aktif bir profil çizmesinden de kaynaklanıyor.
Başkanlık seçimlerinden önce de oldukça ışıltılı bir yaşama sahip olan Trump, zengin bir ailenin beş çocuğundan biri olarak babasının emlak şirketinde çalışmaya başladı ve şirketi ülkenin her eyaletine yaymayı başardı.
Türkiye’de çok alışık olmadığımız bir durum olarak, Amerika'da başkanların veya başkan adaylarının dizi ve filmlerde görünmeleri ya da Saturday Night Live (SNL) gibi komedi programlarında mizah unsuru haline gelmeleri oldukça yaygın. Bu durum, kimi zaman halkın sempatisini kazanmak için bir araç olarak kullanılırken kimi zaman da eleştiri ve alay konusu oluyor.
Amerika’da mizahi içeriklerde en çok işlenen figürlerden biri olan Trump, görev sürecindeki davranışları, Covid-19 sürecindeki kararları ve o dönemdeki ırkçı ve cinsiyetçi söylemleriyle dikkat çekti ve tartışmalı bir figür olmaya devam etti.
Beyaz perdede Trump: Hollywood maceraları
Televizyonla ilk tanışması olmasa da Trump denince ilk akla gelen örneklerden bir tanesi Home Alone 2 filmi. Plaza Hotel’ de yapılacak çekimlere onay vermesinin tek şartının ona bir sahne verilmesini talep etmesi, bu hikâyenin konusunu oluşturuyor. Bundan önce birden çok sohbet programı veya sevilen televizyon dizilerde bulunan Trump'ın medyadaki ününde bu görünürlüklerin payı büyük. Kendi oynadığı yapımlar haricinde kendisi adına yapılanlar da az değil. Trump: Whats the Deal, Trump Unauthorized, You’ve been Trumped gibi yapımlar da bu ünü destekler nitelikte.
Trump; zamanında sunuculuğunu yaptığı sohbet programı The Apprentice içerisinde birçok ünlü ile çalışmış ve sevilen bir figür haline gelmişti. 2024’te aynı isimli Trump’ın hayatını anlatan The Apprentice filmiyse Cannes Film Festivalinde büyük ilgiyle karşılandı. Bunların dışında Trump; Sex and the City, The Fresh Prince of Bel-Air, Two Weeks Notice, The Nanny gibi sevilen yapımlarda da boy göstermesiyle biliniyor. Yetişkin çizgi filmi olarak adlandırabileceğimiz içeriklerde de kendine yer bulmayı başaran Başkan, birden çok The Simpsons dizisinde sahneye aktarılmış ve davranışlarındaki tutarsızlığın benzetilmesi de izleyiciler tarafından büyük beğeni toplamıştı.
Biyografiden eleştiriye: Trump’ı anlatan kitaplar ve içerikler
Medyanın bütün kollarında popülerliğini koruyan Trump adına yapılan eserler arasında kitapların da büyük bir yeri var. 1986’ da Trump ve Trump Towers'ın anlatıldığı I’ll Take Manhattan kitabı daha sonrasında mini-dizi olarak ekrana uyarlanmış ve Trump da bu dizide rol almıştı. Kendi yazdığı kitaplar arasından, siyaset kariyeri daha başlamadan önce kaleme aldığı ve emlak piyasası için öneriler verdiği kitabı Trump: The Art of the Deal kitabı hâlen popülerliğini koruyor. Ancak kendi eserlerindense adına yazılmış eserler daha çok ses getiriyor. Bunlardan en popüleri David Frum’un kaleme aldığı Trumpocracy: The Corruption of the American Republic kitabı, Trump’ın demokrasiyi nasıl zedelediğini muhafazakar bir açıdan ele alıyor. 2016’da Andrew Shaffer’in satirik kitabı olan The Day of the Donald ise Trump’ ın seçimleri kazanamayacağını düşünerek yazdığı, seçim sonuçlarından sonra da yayımladığı bir kitap olarak karşımıza çıkıyor.
Trump sadece televizyon ve edebiyatta değil sanatın başka dallarında da etkisini koruyor. 1989’da Ralph Wolfe Cowan, The Visionary ismini verdiği bir Trump portresi çizdi. Yine aynı dönemlerde birden çok Madame Tussaud müzesi içeriklerine Trump figürleri ekledi. Kendisini eleştirmek için yapılan eserler de özellikle 2016 seçimleri ve sonrasında popülerliğini korudu. En ünlülerinden bir tanesi de Dominykas Čečkauskas ve Mindaugas Bonanu’ nun yaptığı Vladimir Putin ile öpüştüğü resmedilen duvar resmiydi.
Mizahla harmanlanan güç: Popüler kültürde Trump etkisi
Trump’ın popüler kültürdeki temsilleri, güçlü ve karizmatik olduğu kadar tartışmalı bir figürün etkisini de gözler önüne seriyor. Diziler ve filmler, Trump'ı kimi zaman mizahi ve eleştirel bir dille yansıtarak onun basit bir başkan değil, aynı zamanda kültürel bir fenomen olduğunu işliyor. Kitaplarda ise daha derinlemesine bir Trump analizi görmek mümkün. Yazarlar, Trump’ın siyasi serüvenini ve liderlik tarzını değerlendirirken, onun toplumda nasıl yankı uyandırdığını farklı bakış açılarından ele alıyor. Özellikle, başkanlık dönemine odaklanan biyografiler ve eleştirel incelemeler, Trump’ın medya ve kitleler üzerindeki etkisini anlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor. Trump’ı olumlayan ve eleştiren kitaplar arasındaki bu çeşitlilik, onun popüler kültürdeki karmaşık yerini ve farklı kesimlerde nasıl yankı bulduğunu gösteriyor. Donald Trump, güçlü kişiliği ve sansasyonel çıkışlarıyla sadece bir siyasetçi olarak değil, kültürel bir simge olarak da iz bırakmış durumda. Onu konu alan yapımlar, kitaplar ve diziler, modern siyasetin sahnesinde bir liderin ne kadar etkili olabileceğini vurguluyor. Bu içerikler, Trump sonrası dönemde de etkisini sürdürecek gibi gözüküyor.