‘Kanzi’ dili ve edebiyatı:

‘Çoğunluk’ çoğulluğu nasıl tehdit ediyor?

Alara AI fotoğrafı
Alara AI sizin için özetliyor

Mahir Boztepe
9 Mayıs, 2024

Son zamanlarda özellikle sosyal ağlarda popüler hale gelen bir hitap var: Kanzi. 2023 Mayıs seçimleriyle birlikte kullanımı yaygınlaşan bu kelimenin tam olarak ne zaman ortaya çıktığını söylemek zor. Yine de ‘kanzi’ arkeolojisinin kabaca çıkarılması gereken bir kavrama dönüştüğü bir gerçek.

Türkiye’de genç ya da yetişkin olsun, erkekler arasında kullanılan pek çok hitap biçimi var. Tam da bu noktada, diğer pek çok şeyi belirlediği gibi, erkekler arasındaki iletişimi belirleyenin de kabaca ‘öznelerin sınıfsal konumları’ olduğu ön kabulünden yola çıkmak zorundayız. Kültürel faktörler de sınıfsallığa içkin şekilde etkili, kişilerin taşra ya da kent kökenli olması ve eğitimleri gibi faktörleri dışlayamayacağımız açık. 

Bu yazı alt-orta sınıfsal kökenli (kırsal bağı olup olmadığı fark etmeksizin) genellikle kent merkezi ya da çeperinde doğmuş, lise ve üstü eğitime sahip (popüler tabirle Z kuşağı mensubu) genç yetişkin erkeklerin sosyal ağlarda sergilediği ‘kanzilik’ davranışına odaklanıyor. Bu sebeple yazının kapsamının dar ve iddiasız olduğunu belirtmem gerekiyor.  


AI destekli haftalık haber özeti, her pazar e-posta kutunda

* zorunlu alan
İletişim izinlerinizi dilediğiniz zaman güncelleyebilirsiniz

Nedir bu kanzilik?

‘Kanzi' aslında 90’lara kadar izini sürebileceğimiz 2000’lerin başında ise internetin geniş kitlelerle buluşması sayesinde yaygınlaşan ‘kanka’ ve ‘kanki’ gibi ‘kan kardeşi’ kelimesinin kısaltması olan hitapların bir devamı ya da güncellenmiş versiyonu. Ancak ‘kanzi’yi kendisinden öncekilerden ayıran bir yanı var: gençler arasında samimi bir hitap olmanın ötesinde, bir siyasi pozisyonun da ifadesi. 

2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaygınlaşan bir hitap olması, ‘kanzi’nin siyasi muhtevasına dair en belirgin ve ayırt edici yönü. Bununla birlikte 2023’te siyasi bir pozisyon olarak belirginleşmeden önce de kullanıldığını görüyoruz. Tesadüf mü yoksa incelikli bir öngörü müdür bilinmez, ‘kanzi’ kelimesinin 2023’te yükleneceği siyasi anlam ve pozisyonun işaretini 2010’da bulabiliyoruz. 

Çoğunluğu anlamak

Yönetmen Seren Yüce’nin pek çok festivalden ödülle dönen ‘Çoğunluk’ filminde, filmin baş kahramanı Mertkan ve arkadaşı Ersan’ın sohbetinde ‘kanzi’ kelimesini duymak bu anlamda şaşırtıcı. 

Geçen 14 yılın ardından filmin böylesi güncel bir konuda bir referans olabilmesi Türkiye’nin değişimi hakkında bize çok şey söylüyor. 

‘Çoğunluk’ vizyona girdiğinde şüphesiz bugüne göre çok farklı bir Türkiye vardı. Henüz Gezi Parkı protestoları olmamıştı örneğin. 1 Amerikan Doları 1,5 Türk Lirası’na denk geliyordu. Türkiye’nin Kürt Sorunu’nda ‘demokratik açılım’ı tartıştığı, şimdilerde belki pek hatırlanmaz ama İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olduğu, hayata dair iyimserliğin zirve yaptığı yıllardı. ‘Çoğunluk’un aslında bugünden bakınca o dönem için karamsar bir film olduğu bile söylenebilir. Ancak yine bugünden bakınca, o günün iyimserlik dalgasına kapılmayıp gerçeği ustalıkla tespit ettiği de savunulabilir. 

Evet 14 yılda çok şey değişti, sadece Türkiye’de de değil üstelik, bütün dünyada değişti. Değişime genellikle olumlu anlam atfetmeye eğilimliyizdir. Ancak değişim her zaman iyiye ve güzele doğru olmaz. 14 yılda yaşanan değişime belki de buradan bakmak gerekiyordur. Geriye dönüp baktığımızda, değişmeyen şeyler olduğunu tespit edebileceğimiz gibi değişse bile iyiye doğru değişmeyen, kötüleşen, kökleşen, kronikleşen pek çok sorunun biriktiğini net şekilde görebiliriz. ‘Çoğunluk’un bize gösterdiği budur belki de. 

Film, İstanbul’un orta sınıf, kır bağlarını tam olarak yitirmemiş kentli muhafazakar, Türk ve Sünni bir ailenin hikayesini odağına almıştı. Yani filmin isminde dolaysızca belirtildiği gibi çoğunluğu gösteriyordu. Küçük tüccar - müteahhit baskın bir babanın yönettiği geleneksel değerlerle yaşayan bir ailede büyüyen Mertkan’ın, kentin çeperinde (Kuştepe) yaşayan yoksul ve Vanlı Gül’le kurduğu ilişki üzerinden çoğunluğun tahakkümünü yalın ama etkileyici şekilde izliyorduk. 

Kanziler kurban istiyor

2010’daki Mertkan karakteri, henüz yeni şehirleşmiş ve orta sınıf imkanları kazanmış taşra kökenli bir çevreden çıkan, sürekli ve gizli olarak sınırlarını ihlal etse de milliyetçi muhafazakar kültürün içinde babasının ve çevresinin zoruyla tutulan lümpen bir yarı kurbandı. Halen tuşlu telefonların kullanıldığı, internette fikir ifade etmenin bugünkü gibi alalade olmadığı (Twitter ve Facebook gibi sosyal ağlar yoktu. Ekşisözlük ise okumuş elitin bildiği ve yazdığı bir alandı) 2010’daki Mertkan geniş çevrelere herhangi bir fikri ya da ideolojiyi yayma imkanlarından yoksundu. 

2010’da Mertkan ve lümpen ‘kanzilerinin’ sosyalleşme alanları ve birbirleriyle kurduğu ilişkinin siyasal alana tahvili yoktu. Oysa günümüzde durum çok farklı. Sosyal ağların sunduğu imkan günümüz Mertkanlarının ‘kanziliği’ bir müesseseye dönüştürmesine imkan verdi. Bu müessese bağrında bir siyasal pozisyon ve fikirler manzumesini taşıyor. Bu pozisyon ve fikirler Türkiye’de gündemi değilse bile sosyal ağları esir alabiliyor, sosyal ağ içinde gündem ve tutum belirleyebiliyor. 2010’daki Mertkan bir yarı kurbanken, günümüzdeki temsilleri kurban olarak tanımlanamaz. Dahası çoğunun sürekli kurban isteyen 'internet tanrıları’na dönüştükleri bile söylenebilir. 

Kaotik bir siyasal performans

Peki bir müessese ve pozisyon olarak ‘kanziliğin’ siyasal muhtevası ne? Hangi sınıfsal ve kültürel kökene dayanıyor? 

İşte bu sorulara net yanıtlar vermek pek mümkün değil. Programı, tüzüğü, manifestosu olan siyasal bir hareketten bahsetmiyoruz. ‘Kanzilik' daha çok online dünyada sergilenen belirgin bir doğrultusu olmayan, kaotik bir siyasi performans çünkü. Geleneksel siyaset yapma biçimlerine dayanmadığı gibi herhangi bir örgütsel yapı içerisinde de mevcudiyet bulmuyor. 'Kanziler’ bir kısmı anonim bir kısmı gerçek sosyal ağ karakterlerinden ibaretler. Pek çok sosyal ağda var olsalar da Türkiye’de siyasal gündemin belirlendiği X’te (Twitter) aktifler. 

Esasen Türkiye’deki mülteci sorununa karşı giderek büyüyen tepkiyi, sosyal ağlarda söyleme dönüştüren, homojen olmaktan uzak kabaca ‘kentli seküler milliyetçi genç erkek’ bir kitle oldukları sanılıyor. Sanılıyor diyorum çünkü, ‘kanzilik’ ya da ‘kanzi’ olgusu hakkında yapılmış bir araştırma bulgusuna sahip değiliz. 

Kanzilerin siyasi tutumu ve yaş ortalaması hakkında fikir veren bir X paylaşımı

2023 seçimleri

2023 seçimlerinde muhalefetin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sürecinde sergiledikleri radikal mülteci karşıtlığı ve ‘kazanacak aday’ tartışmalarındaki agresif tutumlarıyla görünür oldular.

Seçim sürecinde  kanzi diye adlandırılan sosyal kümenin özellikle Zafer Partisi, Memleket Partisi ve Sinan Oğan gibi çoğunlukla sağ popülist eğilimlerin en uç milliyetçi hattında tutunduklarını söyleyebiliriz. İlginç ve nasıl bir okumanın sonucu olduğu kestirilemeyen eklektik bir tarih anlatısına sahipler. Her meseleyi devlet ve düşmanları ekseninde gören, Türkiye’nin imparatorluk mirasına kadar uzanan tarihsel kişilikleri olduklarından farklı bağlamlara yerleştiren ve güncel siyaseti buradan ele alan bir tutum benimsiyorlar.

Profil fotoğraflarındaki ‘İttihat ve Terakki’ sembol ve karakterlerine ‘bio’larındaki milliyetçi aforizmalar eşlik ediyor. Nihal Atsız şiirlerinde teselli bulup, anti küreselci - Turancı bir anlatıyı savunuyorlar. Toplumsal muhalefete kesif bir karşıtlık beslerken, yabancı düşmanlığı konusunda aktivist bir tutum benimsiyorlar, sokakta değilse de sosyal ağlarda. Özellikle Karabük Üniversitesi’ndeki siyah öğrencilerle ilgili provakatif ve gerçek dışı bilgilerle infial yaratabilmeleri örneği onları daha da dikkate değer kılıyor. 

‘Devlet ayrı hükümet ayrı kanzi’

Kanziler, AK Parti’nin iktidarının son 3 yılında belirginleşen bir muhalif pozisyonun savunucuları olarak görülebilirler. Bir taraftan ‘Zulme karşı mukavemet’ mottosunu sahiplenirken bir taraftan ‘devlet ayrı hükümet ayrı,  ‘hükümete muhalifim ama polisimin yanındayım’ cümlelerinde kristalize olan siyasi diskurun sosyal ağlarda sürekli yayılmasını sağlıyorlar. Aşırı güvenlik takıntısının bir ifadesi olarak otorite ve devlete yönelik her türlü eleştirel pozisyona karşı ‘terör’ yaftası (sosyal medyadaki biçimiyle söyleresek ‘terörö’) vurabiliyorlar. 

Bu haliyle kanzilik en genel biçimde, bir tür otorite ve devlet tapınmacılığı olarak tanımlanabilir. Ancak, bununla sınırlı kalmayarak, ‘küresel yeni sağ’ın alameti farikası olan; cinsiyetçilik, ırkçılık, bireysel silahlanma gibi pek çok eğilimi de kapsadıkları söylenebilir. 

Şüphesiz ‘kanzi’, bu kümede sayılabilecek tutumu sergileyenlerin kendilerinin üstlendiği bir tanımdan çok, bu grubun içinde yer aldığı düşünülen kişilere yönelik pejoratif bir itham. Kanzilerin kendileri de kanzi olduklarına yönelik ‘küçük düşürme’ girişimlerine karşı sert tutum sergiliyorlar;  bu yanıyla kanzilik sahiplenilmiş kimlik değil. 

Saç modeli, giyim kuşam, ‘item’, siyasal simge gibi pek çok göstergeden yola çıkarak anonim olarak üretilmiş küçük düşürücü kanzilik mefhumunun üretilip tartışılır hale gelmesi, Türkiye gibi sosyal ağların, mizah, ‘editçilik’ ‘meme’ üretme ve viralize etme konusunda münbit bir ülkede yaşanmış olması şaşırtıcı değil, ayrıca ülke adına umut verici. 

Sosyal ağlarda şakası yapılan ‘Kanzi Saç Modeli’ Kaynak: Twitter: @Distastemoment

Kanziliği ortaya çıkaran sebepleri tespit etmek bu yazının iddiasını aşar. Türkiye’nin özgün koşulları mı, genç işsizliğinin yükselişi mi, ‘erkeklik krizi’ mi, militarist sembollerle yüklü tv yapımları mı, woke kültürün kitle iletişim araçlarında dizginsizce yayılması mı pandemi dönemiye birlikte yaşanan kapanmacılık mı, dünyada çapında yükselen yeni sağın ideolojik hegemonyası mı yoksa bunların hepsi birden mi? Kanziliği ortaya çıkaranın ne olduğunu söylemek gerçekten zor. 

Ancak kanzilerin sosyal ağlardaki demokratik tartışma kültürünü, çoğulluğu tehdit ettiğini, bilgiyi çarpıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Wikipedia’da Kanzi maddesi önce açıldı ancak sonra kapatıldı.

Kanzi kanzi olmazdan önce 

Son bir not: yazıda tartıştığımız anlamını kazanmadan önce Kanzi aslında, 1980 doğumlu yani 35 yaşında, esaret altında büyümüş, dil ve motor becerileriyle ünlü bir bonobonun adıydı. 3 bin civarında kelime bilen, ateş yakma ve işi bittiğinde onu söndürme, kendi yemeğini pişirme, yemeğini şekerlemelerle tatlandırma gibi etkileyici becerileri olan bonobo Kanzi, şimdilerde ‘Türkiye taymı’nda bambaşka bir çerçeveyle de olsa popüler olduğunu bilse ne düşünürdü acaba. 

Bonobo Kanzi, (Kaynak: Wikipedia) 

Uzun Okumalar