‘Çip üretiminde şirketler ve devletler arası yarış kızışıyor.’ ‘Nvidia’nın piyasa değeri birçok ülkenin yıllık bütçesini aştı.’ Bu tür haberlerle son dönemlerde sıklıkla karşılaşıyoruz. Özellikle yapay zeka teknolojilerinin hayatın her alanına sızmaya başladığı bu dönemde çip endüstrisine olan ilgi arttı. Haliyle bu durum birçok insanın kafasında soru işaretlerine yol açıyor; çip nedir, neden bu kadar önemli? Nvidia gibi şirketler bir anda nasıl bu kadar önemli hale geldi? Bu karışıklığı biraz gidermek için çip endüstrisini detaylı bir şekilde inceleyelim.
Hikâye: Büşra Begçecanlı
Yayına Hazırlayan: Mahir Boztepe
Kürasyon: Ilgaz Fakıoğlu
Çip dediğimiz şey, aslında yapay zekanın çalışmasını sağlayan, tırnak ucu büyüklüğündeki minik işletim sistemleridir. Yüksek performanslı ve enerji-verimli bir şekilde veri işleme yeteneklerini sağlayan bu çipler, yapay zekanın ana enerji kaynağıdır.
Çipler, çok sayıda çekirdek içerirler ve bu çekirdekler, veri işleme süreçlerini paralel bir şekilde gerçekleştirirler. Çekirdekler arasında veri alışverişi, çiplerin içerisinde bulunan yüksek hızlı bağlantı noktaları sayesinde yapılır.
Bu durum, yapay zeka uygulamalarının verimliliğini ve hızını artırarak, daha karmaşık ve büyük veri setleriyle çalışmayı mümkün kılar. Yapay zeka çipleri, düşük enerji tüketimini sağlar ve bu sayede uzun süreli çalışma imkanı sunar. Yapay zeka uygulamalarının her geçen gün daha fazla yaygınlaşmasıyla birlikte, bu çiplerin geliştirilmesi ve kullanımı da hızla artıyor.
Çip sektörünün en popüler ve yaygın kullanılan çeşidi ise GPU dediğimiz Grafik İşleme Birimleri olarak bilinen çiplerden oluşuyor. Bilgisayar oyunlarıyla ilgilenenler için oldukça tanıdık bir kelime olan GPU’ya bilgisayarlarımızda grafik ve görüntü işlemlerini hızlıca yapmamızı sağlayan minik işçiler de diyebiliriz.
Somut bir örnek vermek gerekirse: Elinizde 1000 parçalık bir puzzle var. Tek başınıza bu puzzle'ı çözümlemek uzun zaman alacağından, arkadaşlarınızla birlikte çok kısa sürede tamamlayabiliyorsunuz. GPU’lar da tam olarak bu şekilde çalışır; hızlıca görüntü çıkarmak için bir araya gelen yüzlerce işçi gibi.
İlk ürünü olan ve 2D grafik hızlandırıcısı görevindeki NVIDIA NV1, 1995 yılında piyasaya sürüldü. GPU’nun veri merkezlerinin bir parçası haline geleceğini erken keşfeden Huang, yıllar önce attığı bu adımlar sayesinde NVIDIA'nın sektördeki liderliğini sağladı.
Yıllar geçtikçe bilgisayar oyunlarına ve 3D grafiklerine olan ilgi arttı ve bu durum NVIDIA’yı bir noktaya taşıdı. Ancak şirket için asıl dönüm noktası, 2015 yılından sonra hızla gelişen makine öğrenimi ve yapay zeka sektörü oldu.
Nvidia’nın bir gecede trilyon dolarlık şirketler arasına girmesini sağlayan etken, Hopper adındaki H100 çipleriydi. ABD'nin Çin’e ihracatını yasakladığı ve ChatGPT gibi dil modellerinde kullanılan H100 çipleri, 2022'nin Eylül ayında tanıtıldı. Bugünkü yapay zekanın öncü çipleri olan H100, şirketin CEO’su Jensen Huang tarafından artık eskidiği ve daha büyük çiplere ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Bu ihtimamla, 10 milyon dolarlık AR-GE bedeliyle gerçekleştirilen ve Blackwell adı verilen yeni çipler duyuruldu.Blackwell çipleri, H100'e göre daha fazla işlem gücü vaat ediyor çünkü içinde 208 milyar transistör bulunuyor.
Örnek olarak, Nvidia’nın en güçlü GPU kartı olan RTX4090, 90 teraflop işlem gücü sunuyor. Teraflop, saniyede bir trilyon kayan nokta işlemi (floating-point operations per second) gerçekleştirme kapasitesini ifade eder. Kısaca, bir bilgisayarın veya işlemcinin performansını ve hızını ölçmek için kullanılır. 1 teraflop, saniyede 1 trilyon işlem gerçekleştiği anlamına gelir.
Blackwell’de bu ölçüt 10 bin teraflopa çıktı. Bununla birlikte, 28 trilyon parametreye kadar işlem gücüne sahip. Şöyle bir örnek vermek gerekirse; en gelişmiş büyük dil modeli GPT4’ü eğitmek için 1.8 trilyon parametre kullanılıyor. Bu durumda, Blackwell’in sunduğu hacim gerçekten olağanüstü bir seviyede.Bu performans karşısında yapay zeka şirketleri çip sırasına girdi bile. Hatta Blackwell çipleri duyrulmadan önce Amazon ve Microsoft siparişlerini vermişti.
Yarı iletken dediğimiz çiplerin piyasa değeri her geçen yıl büyük bir hızla artıyor. 2010 yılında sadece 282 milyar dolar olan çip piyasası, 2023 yılında 529 milyar dolara ve 2024'te ise 617 milyar dolara ulaştı. Ürünlerinin performansını sürekli artırmak isteyen yapay zeka şirketleri de bu durum karşısında çip satın alma yarışına girdi.
Ancak bu noktada balık istemeyen, balık tutmayı arzulayan bir isim var; OpenAI CEO'su Sam Altman.
Altman, küresel çip endüstrisine hakim olmak ve bu sektörde önemli bir yeri olmak için trilyonlarca dolarlık yatırım arayışında. Altman uzun zamandır yapay zeka çipleriyle ilgili arz-talep sorunundan ve bu durumun OpenAI'nin büyümesini sınırladığından bahsediyor. Bu sebeple küresel çip üretim kapasitesini artıracak ve NVIDIA’ya olan bağımlılığı azaltacak bir proje düşünüyor.
Altman'ın planları arasında ABD ve Körfez ülkelerinde çip fabrikaları kurmak ve yapay zeka için gerekli enerji ihtiyacını Körfez ülkelerinden sağlamak var. Bu kapsamda Körfez başta olmak üzere birçok ülkeden 7 trilyon dolarlık yatırım talep etti.
ABD ve Çin arasında Soğuk Savaşı andıran bir teknoloji savaşı yaşanıyor ve bu savaşın merkezinde çipler bulunuyor. Çip rekabeti, tekno-politik savaş kavramını doğururken Pekin hükümeti, çip sektöründe kendi kendine yeterli olmayı ulusal güvenlik meselesi olarak görüyor. Ülke, yabancı teknolojiye olan bağımlılığını azaltmayı ve çip üretiminde lider olmayı hedefliyor. Bu sebeple Huawei, Baidu ve Alibaba gibi Çinli şirketler kendi yapay zeka çiplerini geliştiriyor.
Çin hükümeti, çip sektörünü desteklemek için büyük yatırımlar yapıyor ve sübvansiyonlar sağlıyor. Ayrıca yerli çip üretimini artırmak için iddialı hedefler belirliyor.
ABD de Çin’in teknolojik yükselişine karşı koymak ve çip tedarik zincirini Amerika’ya bağımlı hale getirmek için çeşitli önlemler alıyor. Bu önlemlerden biri, ABD'nin yerli çip üretimini teşvik etmek oluyor. Özellikle Biden yönetimi, Amerikan çip üretimini canlandırmak için 2022 Çip ve Bilim Yasası'nı çıkardı.
Çip ve Bilim Yasası, yerli ve yabancı çip üreticilerine 200 milyar dolardan fazla yatırım sağlayarak ülkede çip fabrikalarının kurulmasını teşvik ediyor. Bu çipler, özellikle ABD havacılık, savunma ve otomotiv endüstrilerini destekleyecek şekilde tasarlanıyor. Ayrıca, bu yasa Çin ile çip ticaretine önemli kısıtlamalar getiriyor.
Örneğin ABD'nin Çin ile olan ilişkiler konusunda Orta Doğu'ya dikkat ettiği görülüyor. Özellikle, Abu Dhabi merkezli yapay zeka firması G42, ABD sistemlerine sürekli erişim karşılığında Çin teknolojisinden el çekmesi için baskı altında. Bu anlaşma, G42'ye 1,5 milyar dolarlık Microsoft yatırımının yolunu açtı.
Bu rekabetin en somut örneği, dünyanın en büyük yarı iletken üreticilerinden biri olan Tayvan Yarı İletken Üretim Şirketi (TSMC) üzerinden yaşanıyor. Yarı iletken üretiminde dünya lideri olan TSMC ABD, Japonya ve AB’den yatırım alıyor, bu sebeple Çin ile olan ticareti sebebiyle büyük baskı altında.
TSMC’yi savaşın merkezine koyan özelliği ise küresel yarı iletken döküm pazarının yaklaşık yüzde 54'ünü elinde bulundurması. 2022 yılı net geliri yaklaşık 75 milyar dolar olan şirketin, sürekli büyüme eğilimini ve sektör üzerindeki hakimiyetini gösteriyor.
Öte yandan TSMC, dünya genelinde 500'den fazla müşteriye sahip. Apple, Qualcomm, Nvidia, AMD, ve Intel gibi büyük teknoloji firmaları, TSMC'nin ana müşterileri arasında yer alıyor. Özellikle TMSC’nin en büyük müşterisi Apple, aynı zamanda şirketin en önemli gelir kaynağı halinde. Tüm bu faktörler, Tayvan’ı ve şirketi yarı iletken endüstrüsinin belkemiği haline getirirken, tekno-politika savaşının görünmez sahası haline getiriyor.
Pekin yönetiminin ‘Tek Çin Politikası’ sebebiyle Tayvan’ın bağımsızlığını tanımayarak ülkeyi işgal etme amacı gütmesi çip endüstrisini de hareketlendirdi. TSMC, ABD'li yetkililere Çin'in işgali durumunda bir yedek planı olduğunu açıkladı. TSMC'ye çip üretimi için en önemli makinelerinden birini sağlayan Hollanda merkezli ASML, bu makineleri uzaktan kapatabiliyor. Çin'in tesisin kontrolünü ele geçirmesi durumunda sistemin kapatılmasına dair simülasyonlar yapılıyor.
Sonuç olarak, tekno-politika kavramı, teknoloji ve politikayı iç içe geçirerek, devletlerin ve uluslararası aktörlerin stratejik kararlarını şekillendirmede yeni bir konsept oluşturuyor.
© 2025 Scrolli. All Rights Reserved. Scrolli Media Inc