Oxford bu yılın kelimesini “brain rot” yani “beyin çürümesi” olarak ilan etti. Aslında bu bir başlangıcın değil, sonucun ilanıydı. İnternetin, sürekli online olan kullanıcıların beynini nasıl çürüttüğünün ilanı.
Bilgi yığını, günümüz dijital dünyasının bize sunduğu ciddi bir problem. Bilgiyi kaçırmayacağız vediğerlerinden geri kalmayacağınız derken sonunda IQ’nun düşmesi, dikkat dağınıklığı, moral bozukluğu ve yaratıcılığın düşmesi gibi sorunlarla baş başa kaldığımız netleşmiş oldu.
En başta içinde bulunduğumuz döngüye bir bakalım. Saatler geçirdiğimiz dijital platformlardaki algoritmalar, tüketici davranışlarından öğreniyorlar. Tüketiciler ise kolay tüketilen bu tür içerikleri daha fazla görmeye meyilli. Algoritmalar, bu tüketici davranışını fark edip buna uygun içerikleri daha fazla sunuyor. Ve günün sonunda tüketicinin meyilli olduğu içerikler daha fazla tüketiliyor.
Bu döngü böyle “öğrenerek” gelişirken ne mi oldu? Kısa vadede çift taraflı tatmin edici duran bu durumun, uzun vadede “beynimizi çürüttüğü” ortaya çıktı.
TikTok bu döngüyü en iyi kuran platformlardan biri olarak başı çekiyor. Bir içerik izlerken kendimizi başka bir mahalledeki birinin oturma odasında, günlük hayatına dahil olmuş bulabiliyoruz; kaydıra kaydıra nereye çıktığımız da belli değil. Sonuçlarından ne kadar memnun olduğumuz tartışılır.
Zaman öldürmesi sebebi ile duyulan pişmanlık da eklenince bu tüketici davranışının, bireyleri sağlıksız bir deneyime taşıdığını görüyoruz.